Birmiftahis

14 Ocak 2023 Cumartesi

SİRİUS..

Ocak 14, 2023 1 Comments

 " GeçmiÅŸi deÄŸiÅŸtiremeyiz, Jack. Sadece nasıl devam edebileceÄŸimizi seçeriz ". The way back filminden bir söz. Ne kadar güzel bir cümle deÄŸil mi ? İnsanın yüzüne bam bam bam vuruyor.. Tabi düşünebilene...

    Bugün yeni bir yılın üçüncü haftasının ilk günü. Yeni adı altında birçok faaliyeti ve hedefleri de zincirleme yapmanın bir nevi emsali. Peki siz ne tür hedefler koydunuz kendinize ? Ne tür dileklerle karşıladınız yeni yılı ? Tüm bunların hepsi akla bir hayal ile düştü deÄŸil mi ? Hiçbir düşünce durduk yere gelmedi. Hepsinin hatırlayabildiÄŸimiz ve hatırlayamadığımız birçok sebebi var aslında. Üzerine kafa yorunca buluyoruz bazılarını. Bazı ise hala anonimliÄŸini koruyor hafızamızda. Önemli olan akla düşenleri derleyip toparlamak. Bu bir öz eleÅŸtiri, bu bir yüzleÅŸme, bu  bir deÄŸiÅŸme...

    Hayatınızı hangi sıklıkla sorguluyorsunuz ? Sizin de ÅŸikayet ettiÄŸiniz durumlar zamanla ve erteledikçe hayatınıza normal olarak yerleÅŸiyor deÄŸil mi ? Bu bir iç yenilgi sanırım. O kadar güçsüzüz ki kendimizce hemen kabul edip hayatımıza alıyoruz. Bizi alt üst edeceÄŸini bile bile. İşin garibi, bir zaman sonra ondan kurtulmak için çözümler aramaya baÅŸlıyoruz. Bulamayınca ve eyleme devam ettikçe psikolojik çöküntüler, sinirli tutumlar ve ters ifadeler bizi biz yapıyor. Kırılmaktan korkup, kırmaktan hiç çekinmiyoruz. Dilde tek bir söz " HAK ETTİ ". Bir sürü sebepler buluyoruz bununla ilgili. Åžunu yaptı, bunu yaptı vs. Peki bu kadar ucuzlaÅŸtı mı kalp, ruh kırmak ? Ve bedava mı hayal denilen denizi kurutmak..

    İnsan, insan, insan.. Ne garip bir varlık. Olumsuz anlamda bencilliÄŸinden feragat etmeyen, neÅŸesini yoktan yere YOK eden, gülüş denen hazineyi elinin tersiyle iten, her ÅŸeyde bir negatiflik görüp günün zehreden ve ÅŸartlar zor olsa dahi buna bir kılıf uyduran garip bir varlık. Kaç kiÅŸi düşünebilir tamamıyla geleceÄŸini ? Ve kaçı deÄŸiÅŸtireceÄŸine inanabilir bile isteye ? Basit ÅŸeyleri karmaşık hale getirmeyi seviyoruz sanırım. Tıpkı sarmal yapılar gibi. Olumlunun yanında olumlu, olumsuzun olduÄŸu yerde olumsuz olacağını kestiremiyoruz. Tezat iki olan yaÅŸandığında neden hep olumsuz akılda kalıyor ? Bu kadar basit mi aldığımız her anı hiçe sayıp üzülmek ? Yani deÄŸersiz mi yaÅŸamak, adım atabilmek, gökyüzüne bakabilmek ? Hayat sıfır ile çarpılmayacak kadar deÄŸerli ve güzel zannımca..

    Bir de geçmiÅŸ var hiç geçmeyen. Orada takılı kalıp, düşünme yetimizi dahi yitirmemize sebep olan. Hani hep derler ya ders al diye. Sahi kaç kiÅŸi alabilmiÅŸtir o dersi ? Ya da geçmiÅŸ gerçekten bir ders midir ? Yoksa geleceÄŸe verilecek bir tepkinin ayırt edilmesi midir ? Bir çoÄŸumuz geçmiÅŸi güncellemeye çalışıp, ÅŸu anı ve olası geleceÄŸi güncellemek ile uÄŸraÅŸmıyor. Bu iÅŸte bir terslik yok mu ? Tam tersi olması gerek deÄŸil mi ? Bu hayatımızda düşünülmesi gereken bir konu. Halk tabiriyle; İyisiyle kötüsüyle yaÅŸandı bitti. Tekrar olmayacağının garantisi yok. O zaman verdiÄŸiniz tepkinin tezat ifadesini ÅŸu an verseniz belki hiç aklınıza dahi gelmeyen baÅŸka bir durum çıkacak ortaya ne belli ? Bu nedenle önemli olan ÅŸu an. Åžu neÅŸe, ÅŸu gülümseme, ÅŸu çehre.. Ona iyi bakın :)

    Gelelim bu yazının baÅŸlığı olan Sirius'a. En parlak yıldız olduÄŸunu bilmeyeniniz yoktur. Öyle bir yapı ki bu, Aydınlatma gücü GüneÅŸ'in 25 katıdır. Bir çok mitolojiye konu olan bu yılmaz 300 milyon yaşında, tek gram ışıltısından fire vermeden. Hem karada hem de denizde zaman ve pusula görevi görmüş. Muazzam bir ÅŸey deÄŸil mi bu ? Cevabı ve düşüncesini sizin yorumlarınıza bırakıyorum.. Ya sizin içinizdeki o Sirius nerede ? Bulmayı veya bakmayı hiç denediniz mi ? Kendi içinizde kendi sahip olduÄŸunuz yıldızı, Sirius'u bulmanız dileÄŸiyle...


Sürçü lisan ettiysem af ola..,




11 Aralık 2022 Pazar

DİZGİNLENEMEYEN BİR HAYAT ?

Aralık 11, 2022 3 Comments

 

   Aylar olmuÅŸ yazmayalı. Yazmaya dair bir ışık bulamayalı. Ne büyük eksiklikmiÅŸ yazmamak ve ne büyük kötülükmüş ertelemek.  ÖğreneceÄŸiz dünü, bugüne yarını. YenildiÄŸimiz, yenilendiÄŸimiz yerden devam edeceÄŸiz. Bugün benim için çok farklı bir Dünya'nın baÅŸlangıcı. Farklı noktadan devam ediyorum hayat denen ÅŸu mecraya. Artık " https://www.twitch.tv/sirius6x " kanalında her akÅŸam 20:00'da yayında olacağım. Herkesi beklerim.. 

    Reklamlarımız bittikten sonra fazla sözü uzatmadan sizleri sevdiÄŸim bir dostumun İnsana dair eleÅŸtirisi ve ezgisiyle baÅŸ baÅŸa bırakıyorum...


IÅžIK YARADAN TANIR

Nedir insanın hayattaki amacı? Bulmak mı, bulunmak mı? Sahi ne ister insan? Belki de hayata bu sorular zinciriyle baÄŸlıyız ve her bulunan cevapta o zincir gevÅŸiyor ve biz biraz daha özgürleÅŸiyoruz dünya denen hapishanede…

İnsanın amacı bulurken bulunmaktır bence. Her insan içinde bir ışık ya da ateÅŸ taşır ve ister ki bir kandile kaynak olmak. İnsanoÄŸlu bu zamana kadar ne kadar becerebilmiÅŸtir bilmiyorum. 

Işık yaradan sızar diye güzel bir söz vardır. Evet bizi biz yapan o yaralardır ama asıl önemli olan ise o yaradaki ışığı görebilmektedir. Sızan o ışıktır baÅŸka birinin kandilinin kaynağı. Utanmamalı ya da gocunmamalıyız yaralarımızdan. Bilmeliyiz ki o yaradan sızan ışık kaynaktır belki de birine. Biz insanlar sosyal varlıklarız ve her ne kadar çoÄŸumuz kabul etmek isteme de birbirimize muhtacız. 

İnsan çok sonradan anlıyor, sorunun içindeki kaynakta olmadığını, çok geç farkediyoruz kandilin kendisinin bozuk olabileceğini.. Evet tüm suçu kendimize atarız, kendi ışığımızı ya da yaramızı suçlarız bunun için ama şu unutulmamalı ki biz ne kadar güçlü bir kaynak olsak bile bazı kandiller bozuk olabiliyor.

İnsanın amacı o ışık kaynağı ile doÄŸru kandile kaynak olabilmek bana göre. Sonrasında ne mi oluyor, kandili bulan ışık etrafı aydınlattığı gibi dünyanın bir yerinde  parlamaya baÅŸlıyor… DoÄŸru kandillere dek gelmek dilleÄŸiyle….



İNSAN NE İSTER? 

İnsanoğlu... bir kelime neler hissettirebilir ya da nasıl tanımlanır, sadece bir kelime... kutsallığıyla göklere çıkarabilir, vefasızlığın çamurunda kaybolan, ama aynı zamanda da umudum ışığına yakan kandil... daha bir çok şey ile tanımlanabilir belki..

İnsan ne ister? Liste yapılsa bayağı kalabalık olacaktır. Çünkü isteriz biz doymak bilmeksizin isteriz. Belki araba, ev, para, mevki, makam.. ve daha bir sürü şey. Peki ne kadarını hak ederiz ya da mühim mi hak ediliş?

Bir insan dünyaya gözünü açtığından itibaren ister durur, her ÅŸeyin en iyisini ve en güzelini.  Olumsuz ve kötü hiçbir ÅŸey istemez, bunlar uzak olsun ister ve en sonunda hep mutlu olmak ister... Belki de bu hayatın amacıdır mutluluÄŸu aramak. DoÄŸarken elimizde garanti belgesiyle doÄŸmayız, kimse bize her ÅŸeyin güzel ve olumlu olacağının garantisini vermedi , vermeyecekte.. Peki bizim bu kadar mutlu olmaktaki hak iddiamız neden? 

Evet belki amacımız mutluluğu aramak ama bulmanin da garantisi olmadan.


GENİŞ PENCERE 

Dünya koca bir soru iÅŸareti pazarı bana göre.. bir sürü soru duyarız yaÅŸamımız boyunca ya da biz sorarız pazardaki herhangi bir tezgahtan soru iÅŸaretleri satın alıp. Ve bana öyle geliyor ki hayatımızı  bize sorulan sorular deÄŸil de bizim bu sorulara verdiÄŸimiz cevaplar ÅŸekillendiriyor.


Her insan; elinde bir çekiçle doÄŸar,  bizi diÄŸer canlılardan ayıran en büyük nimet olan akıl denen güçlü bir çekiçle.. Ve biz insanların bu dünyada hayata, yaÅŸama ve tüm kainata bakan birer pencereleri vardır, evet doÄŸuÅŸtan herkesin küçükte olsa bir penceresi vardır. Biz daha sonra onu elimizdeki akıl denen çekiçle geniÅŸletiriz.

Hayatta karşılaÅŸtığımız, bize yöneltilen her bize sorulan  soru ya da bizim sordugumuz sorular, her sınav ile bir darbe indiririz o pencereye ve böyle böyle geniÅŸletiriz yaÅŸama bakan penceremizi. 


Baktığımız pencereden türlü türlü şeyler görürüz yaşama dair. Mühim olan görmektir; herkes bakabilir ama çok azımız görebiliriz. İnsanlar görebilen insanlara hasret geçiriyor ömürlerini. Bir kuşun kanadını, birm meyvenin rengini belki bir gülün dikenini, bir bebeğin gülüşünü ve bir insanın göz yaşını.. Bakabildigimiz sürece degil gorebildigimiz surece insanız. Bakmaktan geçip görebilen insanlar olmak dileğiyle...


DİPNOT: Artık mümkün oldukça her cumartesi geceleri yazmaya devam edeceÄŸim.. 



23 Temmuz 2022 Cumartesi

GERÇEKLER RÜYALARA DÖNÜŞÜR..

Temmuz 23, 2022 0 Comments

    YEDİ AY SONRA;

DİPNOT: Bugünkü konumuz -geç, -kalmak. OlabildiÄŸince ÅŸeffaf, objektif, eÄŸrisi doÄŸrusuyla bakmanız önerilir. Lütfen  ÅŸu anı zehretmesine izin vermeyin hatırlayacağınız ÅŸeylerin. Gülün, eÄŸlenin, hatta kendinizle dalga geçin, ama bir tebessüm durağında durmayı unutmayın.. 

    Geç kalmak çok geniÅŸ bir eylem zannımca. Kimi zaman teÅŸekkür edeceÄŸimiz, kimi zaman ömrümüzün sonuna kadar etkileyecek bir hayat zamanı. Umarım sizin hayatınız da bol teÅŸekkürlü geçer bu konu. Birçok örneÄŸini görmüşüzdür, geç kaldığı için kaza yapan araçtan kurtulan insanları ya da olumsuz olaylardan sıyrılan birçok canlıyı. Ya da bunların tam zıttı olan olayları.. Bir ÅŸekilde geçti dediÄŸimiz ama izinin daim olduÄŸu zamanları.. Dünya'da soyut bir önemi olan bu iki kelime geçmek ile kalmanın kendi baÅŸlarına güzelleme olan kelimelerin bir arada kullanıldığında ne kadar acı verici bir olay olduÄŸunun göstergesi. Her güzel  ÅŸey bir araya geldiÄŸinde her zaman tatlı ÅŸeyler doÄŸurmaz. DoÄŸurulan güzel geç kalmalara!

    Ä°nsan bir ÅŸeylere geç kaldığını anladığında, farkına vardığında daha farklı bir insan oluyor. Halk arasında ki tabiriyle " Büyüyor ". Sizin de " geç kalmak " dendiÄŸinde aklınıza gelen bir hikayeniz var mı ? Ne öğretti ? Ne götürdü ? Ne getirdi ? ... Ben hep kapı olarak gördüm genellikle her ÅŸeyi. Zorladım da zorladım. Kimisinden kırdığım halde geçemedim. Kimisinden ise hiç uÄŸraÅŸmadan geçtim.. Ama insan şöyle bir geriye baktığında unutmak istediÄŸi, baÅŸtan yaÅŸamak istediÄŸi birçok ÅŸeyi anımsayabiliyor. O kapıyı tekrar çalmayı, tekrar o kapıda yatmayı, zorlamayı isteyebiliyor. İşte asıl, derin mevzu orada baÅŸlıyor. Sahi kim buldu bu geri dönülmez yolları ? İmkanları imkansız kılmayı ? Olumsuzluk silsilesini raylar gibi birbirine takmayı.. Alışamadığımız ÅŸeyler olduÄŸu aÅŸikar hepimizin. Kimi zaman eski defterleri açtığımız, tekrardan okuduÄŸumuz muhakkak. Kah sevinç, kah hüzün.. En önemlisi bir daha tekrarlanmayacak olması. Hayattan bağımsız, konulardan soyut olması... Özetle her ÅŸey bir ÅŸekilde, bir ÅŸeylere raÄŸmen, birçok farklı kararlarla ÅŸekillenmeye, hizaya geçmeye devam ediyor ve edecek.. Birçok doneyle karar alacağınız, her ÅŸeyi tartıp göreceÄŸiniz Güzel kararlarınız olsun..







31 Aralık 2021 Cuma

YENİ BİR DÜNYA KUR KENDİNE!

Aralık 31, 2021 1 Comments

     Ä°yi ve kötü yine sonunu getirdik 8766 Saat525.960 Dakika, 31.557.600 Saniye, 1.893.456.000 Salise olan 1 yılın sonuna.  Umuyorum bol tebessümlü, bol okumalı ve saÄŸlıklı geçmiÅŸtir.. Bu yıl hepimize birçok ÅŸey öğretti. Bunların en önemli olanı " fark etmek, farkına varmak " sanırım. İnsan merkezli olmanın tedirginliÄŸi, kendini düşünmenin bencilliÄŸi arasına gidip geldik çoÄŸu kez. Ama kendimizi daha iyi dinlediÄŸimizi düşünüyorum. Pek çok kapanma sonrası kendi başımıza kalabildik. Kimimiz kendini dinledi, kimimiz görmezden gelip devam etti, kimimiz hiç takmadı bile, geçiÅŸtirip zaman öldürdü. Siz hangisiydiniz ? Kendinizi  görebildiniz mi ? Daha genel bakacak olursak birçok kötü, talihsiz olaylarda oldu elbette... Deprem.. Ã‡Ä±kan yangınlarda yanan 116 bin 365 alan.. Sayısız çocuk, kadın cinayeti... Toplum olarak çabuk unutuyor ve kabulleniyoruz bu tür olayları.. Üzücü, acı ama gerçek.. Bunların yanında iyi ÅŸeylerde oldu. Mesela Tokyo Olimpiyatlarında Milli sporcu Mete Gazoz okçulukta, milli boksör Busenaz Sürmeli ise 69 kiloda altın madalya kazanarak, Olimpiyat ÅŸampiyonu oldular.  Kovid aşısı bulundu. Belki de bu en önemlisiydi insanlık için... Hepsi geride kaldı ve 2022'ye saatler kaldı.. Ne çok olay yaÅŸamışız.. Neredeyse her tür olaya ÅŸahitlik etmiÅŸiz sessizce... Dünya iÅŸte.. Geliyor, geçiyor, gidiyoruz..

    Kendimize bakacak olursak biz neler yaptık ? Mesela geçen yılbaşında verdiÄŸimiz sözleri tutabildik mi  ? ya da kaçına vakıf olduk ? Hangi verdiÄŸimiz radikal kararı koruyabildik ? Ya özgür bıraktıklarımız ? Daha doÄŸrusu kendimizi özgür hissetmek adına kimin huzuruna ihtiyaç duyduk ? Hepsi kendi içinizde edeceÄŸiniz muhakemeler, ÅŸimdiden baÅŸarılar :) Biliyorum hakimin kendimiz olduÄŸu bir davada yüksek ihtimalle kendimizi sürekli haklı göreceÄŸiz. Objektif olmak bu durumda çokça zor ama iyi-kötü, verimli-verimsiz, hüzün-mutluluk terazisinde gerekli donelerin tartılması mümkün. Her ÅŸey biz için, iyiliÄŸimiz ve Dünya'ya getireceÄŸimiz bilgi ve tebessümler için. Buna deÄŸer olan her ÅŸey kabul.. Yeter ki kabullenmeyi ve uygulamayı erken yapalım. Bir nevi Z raporu.. Bilirsiniz Z raporu gün sonu alınan ve o gün yapılan tüm iÅŸlemleri gösteren bir belge. Biz de bugün üşenmeden yıl sonu raporumuzu çıkaracağız. Bakalım kaçımız kendiyle yüzleÅŸecek, beÄŸenmediÄŸi huyları bırakacak, bağımlı oldukları her ÅŸeyle vedalaÅŸacak... Bunları ben göremesem de okuyan her kes aynaya bakacak. Öyle umut ediyor ve diliyorum..


    Zamanınızdan çalmamak için bu kez  biraz daha kısa tutacağım.. Envanterimizle, kendimizle gerekirse milyon kere pes etsek bile yeniden baÅŸlayacağız. Birçok ÅŸeye inat, birçok his ile birlikte. Gerekirse sessizce ama mutlaka bir yerde o adımı atacağız. Düşünmek bu yüzden güzel. Önümüzü görebilmek için. Kaygılar mutsuz olmak için deÄŸil çalışmak için, düzeltmek için var. Kötüye yorduÄŸumuz her ÅŸey daha da etkiliyor bizleri. Bazen iyiyi bile kötüye yoruyoruz... Bu yıl kötülüklerden alacağımız derslerle, iyiliÄŸin verdiÄŸi güven ile hayatımıza devam edebiliriz. Bahadır YeniÅŸehirlioÄŸlu'nun dediÄŸi gibi; " Kendinize yatırım yapın. Ne anneniz ne de babanız sizi, sizin olduÄŸunuz kadar önemsemez". Son olarak, Kendinizi ihmal etmediÄŸiniz, daha çok gülüp daha çok iÅŸler baÅŸardığınız, dertleri lehinize çevirdiÄŸiniz bir yıl dilerim.. Kalın saÄŸlıcakla..



 

    

23 Aralık 2021 Perşembe

SIFIR ÇİZGİSİ.. YA DA ?

Aralık 23, 2021 0 Comments

Mrs. X..    

     Ä°nsan olmak zor zanaat, ey insan. Düşünme gibi bir refleksin var bir kere, istesen de istemesen de. Çok garip deÄŸil mi bu ? Rastgele gelinen bir kavanozun içinde ömrünü tüketiyorsun. Sanırım tükettiÄŸin yer çok önemli. Bunu yolun belki de en sonunda öğreniyorsun. Peki sen nerede tükettin veya tüketiyorsun ? Bir mecburiyetin içinde mi? Bir huzurun evinde mi ? Bu biraz insanın objektif bakması ve kendine itiraf etmesiyle alakalı. İnsan kendini ne kadar inkar ederse o kadar çok hata yapıyor ve yanlış kararlar alıyor. İşin kötüsü kendini aciz görüp üzülmeye tabii oluyor. Neden üzüldüğü kabı terk etmez insan ? Yine mecburiyetler mi ? Ee ölüm var ? Ne yani mecburen mi öleceÄŸiz ? Hayır. Bu doÄŸduÄŸumuzda belli. Başı ve sonu belli olan bir yerde üzüntü dolu bir kavanozda kalmanın anlamı ne ? Dünya'ya bir kez daha mı geleceÄŸiz ? Öyle bir ÅŸansımız daha yok. İnsan diyorum insan.. Gözden geçirmeli kendini, çevresini, gökyüzünü. MeÅŸhur bir özdeyiÅŸimiz var bizim. " Kervan yolda düzülür " diye. Kervan'ı bırak, yola çıkmaya korkuyoruz. Acı dolu bir hayat yaÅŸayıp sonra Hayat şöyle, kader böyle diye sızlanıyoruz. Her tercihin bir dönüşü vardır " ZOR " bile olsa. Hayatın bana öğrettiÄŸi bir ÅŸey daha varsa o da ÅŸudur; " Kolay ve acele alınan tercihlerin sonu hep vasatlık ve hüsran oluyor ".  Bu nedenle kendi kendini gör, kendi kendinle konuÅŸ. Bu iÅŸin tek çözümü bu gibi gibi. .

       Aynaya bugün hiç baktın mı ? Gökyüzünde ki bulutları gördün mü ? Kaç kar tanesi deÄŸdi saçına ? Kaç yaÄŸmur damlası duydun ezgi dolu ? Belki bunların hiçbirini yapmayıp dört duvar içinde oturup izledin. Peki hangisinde hangi duyguları hissettin ? EÄŸer hissettiysen bunların kaçı seninle ilgili ? İnsan kendini kimi zaman bilmese bile o an hissettiÄŸi duyguları mutlaka bilir. Kaçında sen vardın kaçında sen yoktun ? Beklenti miydi hissin yaÅŸadıkların mı ? KeÅŸkeler mi İyikiler mi ? Tebessümler mi GözyaÅŸları mı ? Hangisi vardı ? Hangisine daha yakındın ? Böyle böyle insan bilebiliyor kendini, kalbini, bakışını, çehresini. Bu nedenle kalbinin sesini dinlemek her zaman olmasa bile böyle güzel havalarda önemli bir yer kaplıyor. İnsan o masum anda ÅŸeffaf oluyor kendine. Bazen özdeÅŸleÅŸtiriyor kendini. Bir kar damlası olsam nereye düşerdim veyahutta bir yaÄŸmur damlası olsam nereye düşerdim diye ? Size olmuyor mu böyle ? Bana her zaman oluyor da sadece söylemek istedim. Çok farklı bir kapıya çıkıyor insan böyle bir düşüncede. İsterseniz ÅŸu havalarda deneyebilirsiniz. Nasılsa ücretsiz! 

    Özü sözü insan diye baÅŸlar bazı yapıtlar. Özü sözü kendin diye ekler hayat. BaÅŸlangıç noktasını o seçer. Biraz büyütür anne baba eÅŸliÄŸinde seni. Gerisini sana bırakır. Kötüyse dön, mutsuz hissediyorsan bırak, mutlu ve huzurluysan çoÄŸalt der soyut bir ÅŸekilde. Ama bir çoÄŸumuz bunu fark edemiyoruz bile. Zaman hızlı akıp diyor bahanesiyle boÅŸu boÅŸuna güzel günlerimizi ziyan ederiz. Kitap okumayı bir  zaman kaybı olarak görür. Bazı üç saatlik dizileri ezbere biliriz. Bir karakterin baÅŸka bir karaktere yaptığı kötülüğü mıh gibi aklımıza kazır, Yaptığı iyiliÄŸi saflık, enayilik olarak nitelendiririz. Åžiddet olaylarını krallık, vefayı görmezden geliriz. Toplum olarak mı böyleyiz bireysel olarak böyle bir eÄŸilimimiz mi var henüz karar veremedim. Ama ben de oluÅŸan fikir ÅŸu; Beyinin iÅŸ yapmamayı, zorlamadığın sürece öyle bir ÅŸey yapmadan duracağını ve ÅŸeker tüketeceÄŸini neredeyse hepimiz biliyoruz. Bu nedenle Ataleti seven bir toplumuz. Basiti tercih ediyoruz. BoÅŸ izlemek ve algıda seçiciliÄŸi ( çoÄŸunlukla olumsuz anlamda ) iyi yapıyoruz. O yüzden acının içinde bile olsak bir zamandan sonra normale dönüyor. İnsan mutsuzluÄŸunu, kalp kırıklığını normal olarak görmeye baÅŸlıyor ve orayı konfor alanı belirliyor KurbaÄŸa deneyi gibi.. Öyle öyle yıllar geçiyor ve yaÅŸ ilerledikçe piÅŸmanlık ömür boyu yakasını bırakmıyor.. 

    Sona gelirken.. Siz siz olun nefes aldığınız sürece bir ÅŸeyleri deÄŸiÅŸtirmek için mücadele edin. Hayata gözlerinizi yummadan güzel ÅŸeyler bırakın. Bir insana verilen ufacık bir tebessüm bir çok zaman Dünyalara bedel olabiliyor bunu unutmayın. Hayat üzülmek için çok kısa hele orada kalmak için çok çok kısa. Mutlu edin, mutlu olun. Hayata mutlu olmak amacıyla gelmedik elbette ama bir çok güzel ÅŸeyde mutlu olduÄŸumuz anlarda oluyor. Bilimi, bilgiyi, okumayı ve yazmayı arayın. Yazın çok saçma olsa bile. Bir zamandan sonra nasıl su gibi yol bulduÄŸunu göreceksiniz.. Ve her ne olursa olsun söylemek istediÄŸiniz ne varsa söyleyin.. İçinizden ne geçiyorsa, ne bekliyorsanız dile getirin. Karşı tarafın anlayamayabileceÄŸini aklınızdan çıkarmayın. Özetle net olun. Beklentilerinizi, isteklerinizi dile getirin. Çünkü mezarlıklar söyleyemeyenlerle dolu, gururuna yenilenlerle dolu. Söylemeniz hiçbir ÅŸey eksiltmez, ama ilerisi için bir yol ve çok ÅŸey kazandırabilir.. Bugün bir baÅŸlangıcınız olsun. Hayata dair, kendinize dair, tebessüme dair..

Sürç-i lisan ettiysem af ola...





18 Aralık 2021 Cumartesi

KABUK ve VEDA

Aralık 18, 2021 1 Comments

X.. 

   Ä°nsan bahane güdüsüdür hayatın.. ve hayat bir miftahtır durduÄŸunda kapının... Binbir türlü kapı olsa dahi verdiÄŸin vedadır seçeceÄŸin kapıların...    Böyle bir veda ile baÅŸlar nefes almalar bazen. Böyle bir terk ediÅŸ ile yoluna girer hisler, düşünceler. Sonuna bakıldığında kalan gerçekten sen misin ? Yoksa olmadığın, olduramadığın, olmasına mani olmadığın farklı bir tür mü ? Ucu açık bir soru daha.  BoÅŸluklarla dolu bir yer ki burası, " BoÅŸlukları doldurunuz " sorusuna kimi zaman verecek cevabımız kalmıyor. Genelde yazdıklarımızda sallamasyon birer yanıt oluyor. Derin diye tabir edilen yerin sadece yüzeyine bakıyoruz ve buna göre ÅŸekillendiriyoruz bir çok ÅŸeyi. İnsan derinliklerden korkar deÄŸil mi Albay'ım ? İşte bir OÄŸuz Atay karakteri bazen her ÅŸeyi özetleyebiliyor... Okumak bu yüzden güzel. Bir çok karakterle arkadaÅŸ oluyorsunuz. Yeri geliyor onlardan fikir alıyorsunuz. Yeri geliyor bir karaktere sövüyor, yeri geliyor karakter için aÄŸlıyor, kimi zamansa destekliyoruz. Peki kaçımız kendi ile özdeÅŸleÅŸtiriyor ve alıntılıyor ? Artık bir çoÄŸumuzun derdi " diksiyon " ve Kitap gibi bir tarihi " diksiyonu düzeltiyor " diye okuyoruz..  Sanırım kitabı okumanın gayesi ve biçimi deÄŸiÅŸti. ÖrneÄŸi olmayan ÅŸeyler deÄŸerlidir derler. Peki bizim bir örneÄŸimiz dahi yokken neden deÄŸersiz hissediyoruz ? BaÅŸka bir aklın gereksiz denk getirdiÄŸi kelimeleri kendimize kahır ediyorken neden yıllar önce yaÅŸamış bir karakterin güzel bir cümlesiyle tebessüm etmiyoruz ? ( Edenlere ne mutlu ) Sanırım tek çözüm kendimizi hatırlamak...

    BaÅŸlamak... Veda ile mesela. İnsan en çok neye veda etmek ister ? GeçmiÅŸine mi ? GeleceÄŸine mi ? Peki hangisi hangi koÅŸulda kazanır ? O anın hissi mi ? Rasyonel bir gözlem mi ? İşte bunun yüzlerce cevabı var. Bence birçok ÅŸeye " Veda " edemediÄŸimiz için birçok acıya maruz kalıyoruz. Düzelir temennisi bizi düzelemeyecek bir kalıba sokabiliyor çoÄŸu zaman. İstisnalar vardır elbette ama Veda etmeyi, yürüyebilmeyi, yürüyebilme görevini hem fiziken hem ruhen yapabilmeyi iyi, anlaşılır öğrenmemiz gerekiyor kanısındayım. Öncelikle Veda nedir ?  Bir ÅŸeylerden mahrum kalmak mı ? Sana iyi gelmediÄŸi için olayı, nesneyi, kiÅŸiyi terk-i diyar etmek mi ? İşte burayı iyi irdelersek ve hayatımızı baz alıp karar verirsek her ÅŸey olmasa dahi bir kısım ÅŸeyler yoluna girmeye baÅŸlayacak gibi duruyor. Veda insandır. Veda ruhtur ve " Veda " YokluÄŸun ileride acı vermeyecek halidir. Kastım sadece insanlar deÄŸil, genel olarak bir durumdan bahsediyorum. İnsan kendisine  acı veren bir nesneden de vazgeçip veda edebilir ( Tabii yeteri kadar cesaretliyse ) BaÄŸlılıklarınız ne kadar fazlaysa vedalarınız o kadar basit ve kısa sürer der bir yazar. Çok doÄŸru deÄŸil mi ? Veda birazda baÄŸlılıklarımızla orantılı. Can Yücel'in dediÄŸi gibi; " BaÄŸlanmayacaksın öyle körü körüne "... Sana iyi gelmiyorsa kenara koy ve orada kalsın. Yazıldığı kadar kolay deÄŸil farkındayım. Ama bunları uygulamadan da kendimizi tam anlamıyla hayat denilen yerin içine atamıyoruz. Zaman geçerken A nesnesine takıl, seni üzen B ÅŸahsına tolerans göster, Seni boÄŸan bir C ortamına sabır göster ve gidecek senin en deÄŸerli ÅŸeyin zamanın olsun.. Böyle düşündükçe ne çok zaman kaybımız olduÄŸunu görüyoruz...

    Yontacağız kendimizi, kendimiz ile. Benlik denen hissin içinde bulunabilmek için vedalaÅŸtığımız kendimizle konuÅŸacağız. Bu delilik deÄŸil aksine zekilik belirtisidir. İnsan kendi kendine gelmediÄŸinde ( olumsuz anlamda ) delilir. Öncesi mutsuzluk, sonrası deÄŸersizlik, daha sonra hiçlik.. Hiçlikten kastım  Nasreddin hocanın kıssadan hissesinde ki " Hiçlik " deÄŸil elbette. Daha negatif daha eksilere inmek belirmek istediÄŸim.. Umarım İnsan olabilmeyi ilk önce kendimizde öğrenebiliriz. Kendimize sorduÄŸumuz soruların cevabını sadece kendimiz verebiliriz.. Ve son olarak geleceÄŸe " VEDA " etmemek için bugünü, hemen kendimize bir kalem ve kağıt yardımıyla sormalıyız.. Tek çözüm sormak. En önemlisi ise "İlk kendimize "... İlklerimize..

Sürç-i lisan ettiysek af ola..,





2 Ekim 2021 Cumartesi

AVUCUNUZDAKİ KELEBEK

Ekim 02, 2021 2 Comments

     ÇoÄŸu zaman farkında bile olmadığımız gizli bir özne bu " Kelebek " ... Bize öğreten Ahmet Åžerif İzgören'e sevgilerle..

        Ä°nsan için en zor aÅŸamadır kendisiyle konuÅŸması, yüzleÅŸmesi. Bu cümle tam olarak bana bunu ifade ediyor. Kaç kiÅŸi elindeki kelebeÄŸin farkında ? Ya da kaç kiÅŸi bunu yapmaya cesaret edebiliyor ? Bazen kendimizi ifade edemiyoruz. Bizim yerimize  söylenen, yazılan bir kelime, bir cümle her ÅŸeyi hatırlatıyor bize. Garip deÄŸil mi ? Bize bizi hatırlatıyor. Demek ki insan her ÅŸey deÄŸil, bir ÅŸey olmalı ilk önce. Ya doÄŸal sayıların baÅŸlangıcı gibi ( 0 ) sıfırdan ya da sayma sayıları gibi ( 1 ) den baÅŸlarız. Hangisine yakınsak oralıyız.. Tabi bunu dürüstçe kendimize ifade edebilirsek... Bu nedenle ilk önce " Bilmiyorum " kavramını kendimizde bir test edelim. Sonra bilgilere geçmesi kolay. GeçmiÅŸten günümüze tüm filozofların " Kendini Bil " söylemi yersiz deÄŸilmiÅŸ demek ki. Bu sonuçla insan kendini bilmediÄŸi için kendinden ve yüzleÅŸmekten korkar diyebilir miyiz ? ...

        GeçmiÅŸ denilen bir zamanın içinde olmuÅŸlarla idare ederiz çoÄŸu zaman. Geçmesini ve durmasını istediÄŸimiz her anın sadece hatırat olarak kaldığını kısmen kabullenemeyiz. " KeÅŸke " farsça kökenli bir kelime ve temenni anlamına geliyor. Biz o kadar yersiz yerlerde baÅŸvurmuÅŸuz ki bu kelimeye, haliyle olumsuz algılanan bir kelime olarak kalmış zihinlerde. KeÅŸke demekte güzeldir bazı durumlarda. Demesini bilmek, zamanı denk getirmek önemli. Tüm olumsuz davranışlarda ya da sonuçlarda " KeÅŸke yapmasaydım, etmeseydim " diyorsak kolaya kaçıp kendimize yük bindirmiÅŸ oluruz. Bunu demeden önce, durumu tüm detayıyla ele alıyor muyuz ? Kaçırdığımız nüansları görebiliyor muyuz ? Tam olarak burada baÅŸlıyor İnsanın insana dair " KeÅŸke "si.. KeÅŸke bir temenniydi, KEÅžKE görebilseydik...

        Åžimdi tekrar KelebeÄŸimize dönecek olursak... Ne durumda, hangi koÅŸulda olduÄŸuna hiç baktınız mı ? Sirius yıldızı gibi parlarken kanatları... Göremedik deÄŸil mi ? Bakmadık bile avuçlarımıza...  Hayat temaÅŸası deyip geçtik, sadece çizgilerini görebildik ellerimizin..  O çizgilerden fal bile baktılar daha sonra. İstediklerimize inandık, istemediklerimize dudak büktük. Ama o bizi, kelebeÄŸi bir türlü görmedik, gösterilmedi.  Åžimdi avucunu açtığında o kelebeÄŸi (seni) gördüğünü varsayacak olursak NE SÖYLEMEK İSTERDİN ? Åžuana kadar ki zaman dilimini baz aldığında nasıl tepkiler verirdin ? Bastırıp öldürmek mi isterdin ? Avuçlarında bırakıp kafeste yaÅŸamasını mı ? Yoksa avuçlarını açıp serbest kalmasını mı ? Aslına bakılırsa HER ÅžEY BİZİM ELİMİZDE.. Bakın bir metafor ne çok soru sordurtuyor insana deÄŸil mi ? Kendiyle ilgili, kendire dair... 

   *     Yeniden doÄŸmak, yeniden fark etmek hiçte zor deÄŸil. Karamsarlığa düşmeye, alınan nefesin deÄŸerini düşürmeye, geri gelmeyeceÄŸini bildiÄŸimiz halde har vurup harman savurmaya hakkımızın olmadığı kanısındayım. İster Otuzlarında ister Kırklarında ol, Sen " YAPARIM " diyorsan konu kapanmıştır. Deneyerek yenilmek(öğrenmek), Denemeden " AH " demekten daha iyidir. En azından yaÅŸadığımızı, bir ÅŸeyler yapabildiÄŸimizi gösterir. Hayat boyunca o kapıya vurmaya devam edin. Sonunda açılacak... Umut budur, görünmeyeni canlandırma sanatı... /*

        Son olarak başımıza negatif bir durum geldiÄŸinde Hayata isyan edip küfretmek yerine, Onca iÅŸinin, düzeninin arasında bir de size ders verecek kadar deÄŸer verdiÄŸini düşünün. Emin olun bu düşüncede ne stresiniz ne de kaygınız olacak. " Åžey " diye betimlemek kolaydır. Mühim olan onu somut bir ÅŸekilde ifade edebilmek. Umudun güzelliÄŸi ruhunuza konsun..

Sürç-i lisan ettiysem af ola..

( Ahmet Şerif İzgören'in başka Avucunuzdaki kelebek adlı kitabını daha sonra diğer kitaplarını gözden geçirmenizi naçizane tavsiye ederim )..



28 Eylül 2021 Salı

İnsan VE GERİYE KALANLARI

Eylül 28, 2021 2 Comments
     Ä°nsan...  
    Kaç kez doÄŸar hayatında ? Kaç kez düşünür geçmiÅŸi ya da geleceÄŸi ? Ya kaç kez döner hatalarından, doÄŸrularından ? Sanırım sadece fark ettiÄŸi zaman... Peki nedir bu fark etmek ? Nasıl olur, ne ile olur? Kimi zaman hayat yardım eder öğretici bir dille. Kimi zaman yaÅŸadığın acılar, mutluluklar, karamsarlıklar, tezatlıklar... Bir çok ÅŸey sayılabilir bununla ilgili. Önemli olan karşılaÅŸtığımızda ne yapacağımız. Fark etmek öyle bir duygudur ki, karşılaÅŸtığımız anda reaksiyon veremezsek eÄŸer uçup gidiyor ve eski hantal halimize devam ediyoruz. Zihnimize giren bu tanımı, biyolojik ve fizyolojik olarak lanse edemediÄŸimizde normal halimize geri dönüyoruz. Bilim insanları bu sürenin 48 saat olduÄŸunu söylüyor. Belki insandan insana deÄŸiÅŸiklik gösterebilir. Buda insanın irade mekanizmasına entegre sanırım. Yani diyorum ki; "Hayatımızın farkını, fark etmek ile belirliyoruz"..
    ÇoÄŸu zaman insanlar baÅŸlamak için hep bir yeni baÅŸlangıçlar arar. Her pazartesi, Her yeni yıl, her yeni yaÅŸ gibi.. Çok azdır yeni bir günde baÅŸlayan olabilmek, her boÅŸ geçen günün aleyhine olduÄŸunu görebilmek. Benim gibi vasat biri gelip sizlere bunun önemini öğretemez. Ve kim olursa olsun insan bunu görmedikçe hiç bir uzman bunu size gösteremez. O yüzden insan özneldir, bencildir ve çoÄŸu zaman kendi içinde kimsesizdir. Aslında etrafında baktığında birilerini görmek istiyorsa " kendinden çoktan gitmiÅŸtir ". İnsan en çok kendiyle baÅŸlar güne, haftalara, zamana... DiÄŸerleri ondan sonra gelir. İnsan kendi merkezine, kendini algılatmadığı sürece hep bir savruluÅŸ hikayesi anlatır zamanın sonunda kendine. Bu nedenle insan eÄŸer baÅŸlama kavramı barındırıyorsa aklının, ruhunun bir köşesinde, soracağı tek soru " Ben, o kiÅŸi olabilecek kadar kendimde miyim ? " sorusudur zannımca. Bir çok ÅŸey buradan filizlenir çünkü. Ben diyebiliyorsam kendime, Ben diye seslenebiliyorsam ÅŸu zaman döngüsünün içinde kendime ve bilinçli olarak, ayrımını yaparak " SEN " diyebiliyorsam karşımdaki nesneye, özneye. Ben, ben olma yoluna çıkmışım demektir...
    Yeni yaÅŸ, kimine göre yeni bir yol, kimine göre yeni bir serüven, kimine göre sıradan bir yıl gibidir. Peki insan yeni yaşına hangi gözle bakmalı ? GeçmiÅŸin hüsranlarını yeni yıla taşıyarak mı ? GeleceÄŸin umutlarını cebine taşıyıp yorularak, çalışarak mı ?  " Ölü Ozanlar DerneÄŸi'ni " Bir çoÄŸumuz okuyup izlemiÅŸtir. Orada güzel bir cümle geçer; " Kelimeler ve fikirler Dünya'yı deÄŸiÅŸtirebilir " diye. Peki biz sahiden deÄŸiÅŸtirmek istiyor muyuz? EÄŸer bir çok ÅŸey nokta ile baÅŸlıyorsa, bizim nokta diye baÅŸladığımız, baÅŸlayacağımız, deÄŸiÅŸtireceÄŸimiz ÅŸeyler var mı ? İnsan en çok kendisine sormaktan korkar. Çünkü cevabını bildiÄŸi ama hareket etmeyeceÄŸini ezberlediÄŸi için, kendisini sıkıntıya sokmaktan endiÅŸe ettiÄŸi için genelde soruları hep geçiÅŸtirir kendinde. Fakat bir baÅŸka canlı, cansız varlık olduÄŸunda ise öyle mi ? Pek sanmam. Cesurca aklına gelen her ÅŸeyi sorar çekinmeden, düşünmeden. Bu nedenle insan en çok konfor denilen vasatlığın deÄŸiÅŸmesini arzu etmediÄŸi için kendine pek cesur olamaz, geçer gider üstüne bir ÅŸeyler atıp kapatarak... Neden peki yorulmak bu kadar olumsuz görünüyor insan gözünde ? Kim aşıladı bunu ? Oturmak ile hareket etmek arasında ne fark var ? Bizlere bunları kim öğretti ? Hepsi ucu açık sorular.. Bunların cevabını sizlere bırakıyorum..
    İnsan, geriye kalanların ya toplamı olur ya çıkarması. Ya geriye nem kapar hastalanır, ya umudu besler heyecanlanırsın. Neyi büyüttüğümüz çok önemli içimizde. Hayat her zaman olumlu ya da olumsuz olayları yaÅŸatmaya gebe. Ve büyük olasılıkla hiç birine hazırlıklı yakalanamayacağız. İşin sonunda ya anın içinde bulunup tadını ya da üzüntüsünü yaÅŸayacağız, ya da bir sonrakine erteleyeceÄŸi. Tıpkı sabah kalmak için kurduÄŸumuz alarmlar gibi.. Ruhunuz, yeni anınızda, yeni yaşınızda, yeni baÅŸlangıçlarınızda cesur ve heyecanlı olsun..
    Sürç-i lisan ettiysem af ola...




8 Eylül 2021 Çarşamba

YOLUN SONUNA KAÇ HAYAT SIĞAR ?

Eylül 08, 2021 0 Comments

 Bir insanın ömrüne kaç hayat sığabilir ? Kaç maske takar, kaç karaktere bürünebilir ? Ya da Çizmek istediÄŸi yaÅŸamsal görsellerin hangi birine bu giriÅŸimlerle ulaÅŸmaya cüret edebilir ? Hepsi herkes için birer soru iÅŸareti. Cevabı mı ? O, gökyüzü ile yeryüzü arasında gidip gelen bakışmalarda. Yani bakışımız, görüşümüz ve beliren simyalar da... Bu zamanlar da çoklu ( multi ) dediÄŸimiz her ÅŸeye daha çok raÄŸbet gösteriyoruz ve zaman artısı olarak hibemize konduÄŸunu zannediyoruz. Bazı durumlarda kuÅŸkusuz doÄŸru bir metot.. Ama kolayımıza geldiÄŸi için genele yayıyoruz. Tıpkı yıllar önce atari kasetlerinin üzerinde yazan " 99 in 1 " oyunlar gibi. Çoklu gördüğümüz aslında bir tek olabiliyor fark edilmiyor, belki de edilemiyor.. O kadar uyaranla dolu ki hayatlarımız, o kadar gereksiz cümle kalıplarıyla dolu ki daÄŸarcıklarımız.. Nerede gösterileceÄŸini bilmediÄŸimiz cümlelerimiz, nerede kalıplaÅŸtıramayacağımız uyaranlarımız var. Hepsi birbirine karışmış, bir çoÄŸu muallak ama hepsi hayatlarımız, zamanlarımızı iÅŸgal etmekte... Yani özetle, durmayan bir hayat döngüsünde biraz duran bir çok ÅŸeyi görme fırsatına sahip olacak..

    Bir çok insan yazılarım da neden sık soru sorduÄŸumu merak ediyor. Bu aslında güzel bir ÅŸey benim için, ilgilerini çekmesi ve okunması beni mutlu ediyor. Bir iÅŸe yarıyormuÅŸum gibi hissediyorum. Soru; Hayatın, belki de varoluÅŸun baÅŸlangıç noktası gibi.. Anne karnında baÅŸlıyor sorular ile tanışmamız. " Cinsiyeti ne olsun ile baÅŸlar... Adı ne olsun ile devam eder... " ÇoÄŸaltılabilir aklınıza baÅŸka sorularda gelebilir. Bence iÅŸin özü, cevabı soruların içinde gizli sanki. Hali hazırda bulunan, ileride bulunacak olan tüm her ÅŸeyin tek bir sorudan çıkması güzel bir örnek deÄŸil mi ? Soran insan merak eder, soruyu fark eden insan ise bulmuÅŸtur. Detaylara takılmak böyle güzellikler doÄŸurur iÅŸte.. Hep bir kapı kolunda zihnimiz, fikirlerimiz. Bir ayrıntıyı yakaladığında tutar  açıverir. Bazen biz göremeyiz ama ileride bir yerde bekliyor olacaktır bizi. Tıpkı kitapları okuduÄŸumuzda bir ÅŸey anlamıyormuÅŸ hissinin uyandırdığı gibi. Bazılarını fark etme zamanında deÄŸilizdir ya da  ona hazır deÄŸilizdir ama o bizimledir. İnsan bu, gözünün gördüğünü bazen farklı yorumlamaya meyillidir. Sahici deÄŸil de perestliktir gayesi..

    İşin özüne, yazının sonuna gelecek olursak.. Multi bir Dünya'nın tekil varlıklarıyız. SaÄŸdan soldan bir ÅŸeyler toplayarak inÅŸa ediyoruz, oluÅŸturuyoruz kendimizi ve çevremizi. Yazdığımız her yazı, okuduÄŸumuz her kelime ordusu, gördüğümüz her görsel... ( Aklınıza daha niceleri gelirse ) Dünya'da bulunmamızın yegane hediyesi. Kimileri bu hediyeyi kabul etmek istemez. Bu hediyenin sorumluluÄŸu vardır çünkü ve genellikle bu sorumluluÄŸu kimse kabul etmez. Zor mu ? Neye ve kime göre ? Bir yazara, artık yazma, bir okura, artık okuma denilebilir mi ? DenildiÄŸi takdirde nasıl bir dönütü olur ? İşte cevabı tam olarak bu. Tercihlerimizin kurbanı deÄŸil, genelde sonuçları oluruz. Bir hayata bin hayat sığdırabilecek bir potansiyele sahipken ego sahibi olup hatta kibirlenip hepsini elimizin tersiyle itip tek bir hayata tamah ederiz. Bu nedenle tercih sadece insan kaynaklı deÄŸildir. Bazen kitap istemez, kalem istemez insanı... Sakın biz istenmeyen insanlardan olmayalım. Onca hayata dokunup, onca kelimeyle yoÄŸrulmayı kim istemez ? Biz, bizim sayemizde var oluruz.. Aklınız, ruhunuz güzellikler ile yoÄŸrulsun.. Sürçülisan ettiysem af ola...


   



23 AÄŸustos 2021 Pazartesi

KALMAMASI GEREK'en'ler

AÄŸustos 23, 2021 0 Comments

 Gitmek deyince aklınıza ilk ne geliyor ? İnsan mı Ruh mu ? Hayvan mı bitki mi ? Karakter mi davranış mı ? Çok enteresan deÄŸil mi bir çok ÅŸey türetilebiliyor. Canlı varlıktan cansıza özne konumuna gelebiliyor. Peki hayatımızda Kalmamasını istediÄŸimiz ama hala hayatımızda olan, hayatımıza sirayet eden enlerimiz neler ? Ya da en önemlisi farkına varabildik mi ? Sırada bunlara cevap aramak var..

    Büyük ihtimalle bunlara olan bağımlılıklarımız bizi vazgeçemez hale getiriyor. Faydası olmadığını bile bile, üstelik de zararı olmasına raÄŸmen yine çantamızda taşımaya devam ediyoruz. Bu konularda herkese öğüt verir ama konu kendimize gelince es geçeriz. Hiç çantamıza(bilinçaltına, ruhuna ) baktık mı neler var diye ? Baktıysak ne bulduk ? Bizi biz yapan ÅŸeyler mi ? Bizi bizlikten çıkartan ÅŸeyler mi ? Negatif huyların sonucu kendini kötü hissetmekle bitiyor. Kendini yetersiz görmek, hatta bazen salağım ben diye kendimize ithamlarda bulunabiliyoruz. Bunları demeden önce ( ki hiçbir zaman söylenmemeli) her yere baktık mı ? BaÅŸkalarının hal ve hareketleri bizi üzmeye yetmeli mi ? Hata yapılır denildiÄŸinde öfkelenilmeli mi ? Bunlara tek çare erken kabullenebilmekte. Çantayı şöyle bir kenara koyup içinde ne var ne yok bakabilmekte. Belki hiçbir zaman bizi biz yapacak ÅŸeyler yok içinde ? Belki içindekileri komple yok edecek elementler var... Dikkat ile seçmediÄŸimiz her ÅŸey ilerde bir duvar olarak önümüze, zehir olarak cebimizde duruyor gibi. Fark etmiyoruz. Özenli olamıyoruz. Kötülüğünü gördüğün ÅŸeyi bile iyiye yorabiliyoruz. Neden ? DeÄŸiÅŸebilir umudu. Tartamadığımız ÅŸeyleri ölçümleyebilir miyiz ? Ölçümleyebilseydik eÄŸer tüm sorunlar ortadan kalmış, tüm bize zarar veren ÅŸeyleri bulup atabilirdik. Demek ki bazı ÅŸeyleri zorlayacağız. Gerek fikirle yok etme, gerekse sevgiyle.

    Peki gel gelelim sevgiye. Sevgi kalması gereken bir ÅŸeyse neden bir çok kiÅŸi sevgi sahibi  olanlara kızgın ? Sevgi verenlerin hor görülmesi neden ? Sanırım insanoÄŸlu olarak biz de olmayan ÅŸeylere düşmanız. Bu güzel düşüncede olabilir, bir eÅŸya da. Neden olması için çabalamak, uÄŸraÅŸmak yerine kolayı seçiyoruz ? İnsanoÄŸlunun doÄŸduÄŸunda öğrendiÄŸi ilk ÅŸey atalet ve kolay elde etme mi ? EÄŸer bunun cevabı sonradan ise  demek ki bazı ÅŸeyler deÄŸiÅŸebilir. Yine sevgiye, sevgi kaynağına gelecek olursak, bugün bunu fark ettim, gördüm, gözlemledim. Sevgi verenlerin el altında görüldüğü, samimiyetin avucumun içinde nasılsa diye bakıldığı iÄŸrenç bir ÅŸeye tanık oldum. Sahi iyi olabilmenin karşılığı koca bir iÄŸrençlik mi ? Tüm bunlara raÄŸmen hala aynı insan olmaya devam edenler iyi ki varlar.. İşte bu yüzden çantamıza bakmamız önemli. Orada ne var ? Sevgi, yardım, neÅŸe mi ? Küfür, kin, haset mi ? Biri diÄŸerinin içine girdiÄŸinde iyi-kötü, kötü-iyi olabilir...

    Son olarak düşüncelerimiz bizi biz yapan soyut güzellikler. Onları rastgele, verimsiz ÅŸeyler yerine önce kendimize sonra insanlara daha faydalı somutluklar için harcayalım. Kötülük görünce kötü biri olmak yerine, İyiliÄŸin yanında daha çok duralım. EÄŸer bir taraf tutacak olursak Dünya'nın güzel bir yer olacağının inancında olan tarafta olalım. Önce biz deÄŸiÅŸelim, gereksiz ÅŸeyleri atalım ki sonra diÄŸer insanlara yardım edebilelim. Her ÅŸey önce bir nefes, sonra bir düşünce en son biz ile baÅŸlar. İnançlar bunu güçlendirir. Adımlar ise seviye yükseltir. Her ÅŸey olmak için önce bir ÅŸey olmak gerek.. Sevgiye tekrar dönecek olursak, sevgiyi hak etmeyen insan yoktur, ama hak etmesi için kendini düzeltmesi gereken bir çok insan vardır. Terslemek, görmezden gelmek en basiti. Mühim olan onun çantasına iyilik bırakabilmek. Sevginizi görmeyecekler, belki sizin sevginizi istemeyecekler, belki sevginizi el altında görüp daha çok sömürmek için " zamanla " diyecekler, belki arkadaÅŸ kalalım diyerek aÅŸk duygunuzu, sevginizi sömürecekler ve daha niceleri. Bunlar için hayal kırıklığına uÄŸrayıp üzülmeyelim. VerdiÄŸiniz sevginin karşınızdaki insanın çantasına girmenin rahatlığıyla hareket edin. Sevgi bir gün elden ele gezecek ve ihtiyacı olanın çantasına konacak.. O güne kadar yetiÅŸtirmeye, kalpte ekip çehrede tebessümler  açtırmaya devam.. 

    Sürçülisan ettiysem af ola..


                                                

15 AÄŸustos 2021 Pazar

BİR JETON HAKKIN OLSA ?

AÄŸustos 15, 2021 0 Comments

 Ne yapardın ? ...

    Åžu anki halde olmayı mı yoksa yeni bir yola çıkmak mı isterdin ? EÄŸer bir jeton atma hakkı verilseydi hayalinde olan sen mi yoksa hayal dahi kuramadığın bir sen mi olmak isterdin ? Çok garip deÄŸil mi? İnsanın olduÄŸuyla olmak istediÄŸi, hatta olmak isteyeceÄŸi "benler" çok farklı olabiliyor. Farklı bir elin iÅŸaret ettiÄŸi doÄŸrultuda ilerleyip, kendisinin  ben diyemediÄŸi yere tutunabiliyor. Sorgulamadığı hacmin metrekaresine sığabiliyor.. İlerleyen zamanlarda darlığından ÅŸikayet etse dahi, hacminden deÄŸil kendinden kısıyor. Literatürde buna konfor alanı, gerçekte canın, nefesten geri kalanı deniyor. Çıkmayı denemek yerine neden sığma çabası ? Neden bu eksilme merakı ? İnsan/lar ne istiyor ? VaroluÅŸunu aramak mı ? Rahatlık içinde bir yatak mı ? ..

    Devrin her döneminde her zaman bir kaynak arayışı varmış. Kaynak, ya bir kitap, ya bir yol ya da bir insanmış. Sanırım o insanların en büyük korkusu, bilgiye acıkmamakmış. Anlamayacaklarından deÄŸil, doyacaklarından korkarlarmış. Hep bir merak, hep bir baÄŸlama ile geçermiÅŸ günleri.. Ya ÅŸimdi ? İnsan nedir ? Ruhun iÅŸlevi nedir ? Hiçbir yerde bu soruların tam bir cevabı yok. Siz kendinize sorduÄŸunuzda ne tür bir cevap alıyorsunuz ?  Ya da sormaya daha önce cesaret ettiniz mi ? Ruhun iÅŸlevi bence " anlam arayışını " kaybettiÄŸinde önemini yitiriyor.  ( Ruh = anlam ) Gerek bir buluttan, gerek bir karıncadan, anlam öğrenmeyi kaybetmeyin..

  Gelelim merak olayına. Merak neden gerekli ? Merakın varsa eÄŸer neler üzerine ? Bir fikir oluÅŸturmana yardım ediyor mu ? Ünlü ingiliz ( BirleÅŸik Krallık) ÅŸair Thomas Gray'ın dediÄŸi gibi; " Bitmeyen bir merak, yaÅŸlanmamak için en önemli ilaçtır." UNESCO'nun yaÅŸlılık tanımı bunu açıkça gösteriyor. Yani merak insanın ihtiyacı. Besin gibi. Ama nedense biz bunu hep bir insanın yanlışında, bir hatada yine insanları kötülemek, kötü duruma düşürmek için kullanıyoruz. Bu kendi eksikliÄŸimizi görmezden gelmeye bulduÄŸumuz kolay bir yol deÄŸil mi ? İnsanoÄŸlu iÅŸte hep kolayı seçiyor! Kolayın kolay izler bıraktığı, zorun iste silinmesi zor izler bıraktığının farkında deÄŸiliz. Ne yapmak istiyoruz ? GeleceÄŸe dikilen bir bilgi mi ? Bahanelere, kötü kelimeler ile unutulan bir fevri mi ? Merak amaçtır. Amaç ise her ÅŸey. Büyük bir kısım farkına varsa dahi hareket etmekten korkar. İçinde bulunduÄŸu ortam ve güdüsü bunu bir tehlike olarak tanımlar ve huzursuzluk baÅŸlar. Kim ki o huzursuzluÄŸu yenebilirse hayatında yeni bir sayfa açılır. Kim ki orada kalırsa, sıradan hayatına yeniden göz açmaya baÅŸlar. O zaman selam olsun, kendini her gün yenebilene, yenmek için azmedip farklı bir fikir için yola çıkabilene.. İleride sizden kalacak olan tek ÅŸey bıraktığınız fikirleriniz, yaÅŸantınız ve öğrettikleriniz. Beden toz olup gidecek.. Siz fikirlerinizle yaÅŸamaya devam edeceksiniz.. Dilerim güzel fikirlerinizin, güzel yolunuzun olduÄŸu bir ömrünüz olur.. 

"Sürçü lisan ettiysem affola."




  

Bu Blogda Ara