SİRİUS.. - Birmiftahis

14 Ocak 2023 Cumartesi

SİRİUS..

 " Geçmişi değiştiremeyiz, Jack. Sadece nasıl devam edebileceğimizi seçeriz ". The way back filminden bir söz. Ne kadar güzel bir cümle değil mi ? İnsanın yüzüne bam bam bam vuruyor.. Tabi düşünebilene...

    Bugün yeni bir yılın üçüncü haftasının ilk günü. Yeni adı altında birçok faaliyeti ve hedefleri de zincirleme yapmanın bir nevi emsali. Peki siz ne tür hedefler koydunuz kendinize ? Ne tür dileklerle karşıladınız yeni yılı ? Tüm bunların hepsi akla bir hayal ile düştü değil mi ? Hiçbir düşünce durduk yere gelmedi. Hepsinin hatırlayabildiğimiz ve hatırlayamadığımız birçok sebebi var aslında. Üzerine kafa yorunca buluyoruz bazılarını. Bazı ise hala anonimliğini koruyor hafızamızda. Önemli olan akla düşenleri derleyip toparlamak. Bu bir öz eleştiri, bu bir yüzleşme, bu  bir değişme...

    Hayatınızı hangi sıklıkla sorguluyorsunuz ? Sizin de şikayet ettiğiniz durumlar zamanla ve erteledikçe hayatınıza normal olarak yerleşiyor değil mi ? Bu bir iç yenilgi sanırım. O kadar güçsüzüz ki kendimizce hemen kabul edip hayatımıza alıyoruz. Bizi alt üst edeceğini bile bile. İşin garibi, bir zaman sonra ondan kurtulmak için çözümler aramaya başlıyoruz. Bulamayınca ve eyleme devam ettikçe psikolojik çöküntüler, sinirli tutumlar ve ters ifadeler bizi biz yapıyor. Kırılmaktan korkup, kırmaktan hiç çekinmiyoruz. Dilde tek bir söz " HAK ETTİ ". Bir sürü sebepler buluyoruz bununla ilgili. Şunu yaptı, bunu yaptı vs. Peki bu kadar ucuzlaştı mı kalp, ruh kırmak ? Ve bedava mı hayal denilen denizi kurutmak..

    İnsan, insan, insan.. Ne garip bir varlık. Olumsuz anlamda bencilliğinden feragat etmeyen, neşesini yoktan yere YOK eden, gülüş denen hazineyi elinin tersiyle iten, her şeyde bir negatiflik görüp günün zehreden ve şartlar zor olsa dahi buna bir kılıf uyduran garip bir varlık. Kaç kişi düşünebilir tamamıyla geleceğini ? Ve kaçı değiştireceğine inanabilir bile isteye ? Basit şeyleri karmaşık hale getirmeyi seviyoruz sanırım. Tıpkı sarmal yapılar gibi. Olumlunun yanında olumlu, olumsuzun olduğu yerde olumsuz olacağını kestiremiyoruz. Tezat iki olan yaşandığında neden hep olumsuz akılda kalıyor ? Bu kadar basit mi aldığımız her anı hiçe sayıp üzülmek ? Yani değersiz mi yaşamak, adım atabilmek, gökyüzüne bakabilmek ? Hayat sıfır ile çarpılmayacak kadar değerli ve güzel zannımca..

    Bir de geçmiş var hiç geçmeyen. Orada takılı kalıp, düşünme yetimizi dahi yitirmemize sebep olan. Hani hep derler ya ders al diye. Sahi kaç kişi alabilmiştir o dersi ? Ya da geçmiş gerçekten bir ders midir ? Yoksa geleceğe verilecek bir tepkinin ayırt edilmesi midir ? Bir çoğumuz geçmişi güncellemeye çalışıp, şu anı ve olası geleceği güncellemek ile uğraşmıyor. Bu işte bir terslik yok mu ? Tam tersi olması gerek değil mi ? Bu hayatımızda düşünülmesi gereken bir konu. Halk tabiriyle; İyisiyle kötüsüyle yaşandı bitti. Tekrar olmayacağının garantisi yok. O zaman verdiğiniz tepkinin tezat ifadesini şu an verseniz belki hiç aklınıza dahi gelmeyen başka bir durum çıkacak ortaya ne belli ? Bu nedenle önemli olan şu an. Şu neşe, şu gülümseme, şu çehre.. Ona iyi bakın :)

    Gelelim bu yazının başlığı olan Sirius'a. En parlak yıldız olduğunu bilmeyeniniz yoktur. Öyle bir yapı ki bu, Aydınlatma gücü Güneş'in 25 katıdır. Bir çok mitolojiye konu olan bu yılmaz 300 milyon yaşında, tek gram ışıltısından fire vermeden. Hem karada hem de denizde zaman ve pusula görevi görmüş. Muazzam bir şey değil mi bu ? Cevabı ve düşüncesini sizin yorumlarınıza bırakıyorum.. Ya sizin içinizdeki o Sirius nerede ? Bulmayı veya bakmayı hiç denediniz mi ? Kendi içinizde kendi sahip olduğunuz yıldızı, Sirius'u bulmanız dileğiyle...


Sürçü lisan ettiysem af ola..,




1 yorum:

  1. Kaleminize sağlık, insanın kendi içinde bir dertleşme yaşayarak dışavurumunu

    YanıtlaSil

Bu Blogda Ara