Sanıldığından farklı bir surette görünebiliyor hayat denilen müessese. Geçmişe dönsen de, dönüp bazı şeyleri düzeltmeye çalışsan da olmayabiliyormuş. İşin sonunda olan olmuş biten bitmiş kalan kalmış oluyor. Kalmışlığımızı bile çoğu zaman kabul etmiyor, başka yerlerde başka şeylerle avutmaya çalışıyoruz. Ah bir kalmışlığımızı bilsek, dursak bir saniye... Belki de bambaşka düşüncelerle, bambaşka bir fikirle farklı yollara çıkacağız. Ama yalnızlığı bir eksiklik, bir toplum sorunu olarak görüyoruz. Oysa ki yalnızlık, bir geminin limana uğraması gibi kendine uğramasıdır. Nasıl bir gemi tüm eksiklerini kontrol edip giderdiği gibi insan da o süre zarfında kendini kontrol edip çıkabilir.. Yani kimin ne dediğine, kiminin neler dediğine çok da takılmamak lazım. Hayatınız ; başka dudaklardan çıkan kelimeleri duyan kulakların çınıltısı kadar olmalı, ilerisi değil...
Çözümü yok.. diye başladığımız her cümle ileri ki zamanlarda kendiliğinden kendini halledebiliyor. Nedir bizim bu anında çözme çabamız ? Neden akışına, zamana bırakamıyoruz ? Bilmediğimizden mi ? Bildiğimiz takdirde değişeceğimizden mi ? Hangisi daha makul insan yaşamına ? Hangisi daha fazla sığar insanın rıhtımına ? Bunlar insanın yazmaya başladığında yanıtlayacağı cevaplar. Sonrası mı ? Dönüşüm ya da sönüşüm. İnsan bu iki kelime arasında bir çizgi diye düşünürüm hep. O çizginin ivmesine göre de bir hayat. İvme, verilen kararları absorbable etmeye başladığında sönüşüm başlar ki tut tutabilirsen.. Huzurlu bir tadı vardır. Kafa rahat diye tabir ettiğimiz bir yerdir çünkü. Dönüşüm ise benim için başlı başına farklı bir evrendir. Yükü ilk başlarda ağırdır kimse kolay kolay buna girmek istemez. Fakat sonu tüy kadar hafifken insanlar en başından korkar, çekinir ve gider. Yazmak, bakmak zor, kakmak ise insan için daha kolay bir eylemdir. Böyle bir çizgiyi iyi tartmanız çevreniz ( ruhsal ) ve kendiniz için iyi olacaktır...
Şimdi.. Bakabiliyor musunuz geçmişe ? Ne olduğuna ? Ne yaptığına ? Ne yapmadığına ?
Neye üzüldünüz ? Neye sevindiniz ? Hiç irdelediniz mi ? Yoksa siz de gelişi güzel yaşadık gitti mi diyorsunuz ? Hangi insana dönüşeceğimiz ya da sönüşeceğimiz tamamen ... cevabı biliyorsunuz. Yani ben demek ile "Yâni ben.. " demek arasında ne büyük bir fark olduğunu yazarak ya da kendinize söyleyerek daha iyi anlayacaksınız. Bu nedenle ileride gençliğimi özledim demektense iyi ki yaptım dedirtecek adımlar atmak en mantıklısı. Kendimiz olmak, başka karakterlerde alt yapı olmaktan iyidir. Kendimizin kendimize, kendimiz gibi kadim davranması dileğiyle.. *Yani özetle 61. Saniye de başlar her şey :) Ve son olarak Yusuf Atılgan'ın deyişiyle kapatayım ; "İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri, olamadıkları "kişi"yi anlatırlar."
Sürç-i lisan ettiysem af ola.. Keyifli okumalar...

Hayat Güzeldir. Bazen fikirlerimizi doğru yere koymak için yalnızlığa ihtiyacımız olduğuna inanıyorum. ondan öğrenmemiz gereken her hayat dersi. Geçmiş geçmişte kaldı, geri dönemezsiniz ama gelecekte yanlış veya bozuk olanı düzeltmeye, düzeltmeye çalışın, ancak bu her zaman mümkün değildir. Tutumlar kelimelerden daha fazlasını anlatır.
YanıtlaSilBizi geçmişimiz, bugünümüz ve geleceğimiz hakkında düşünme anına sokan çok güzel bir metin.
YanıtlaSil