Birmiftahis

28 Eylül 2021 Salı

İnsan VE GERİYE KALANLARI

Eylül 28, 2021 2 Comments
     Ä°nsan...  
    Kaç kez doÄŸar hayatında ? Kaç kez düşünür geçmiÅŸi ya da geleceÄŸi ? Ya kaç kez döner hatalarından, doÄŸrularından ? Sanırım sadece fark ettiÄŸi zaman... Peki nedir bu fark etmek ? Nasıl olur, ne ile olur? Kimi zaman hayat yardım eder öğretici bir dille. Kimi zaman yaÅŸadığın acılar, mutluluklar, karamsarlıklar, tezatlıklar... Bir çok ÅŸey sayılabilir bununla ilgili. Önemli olan karşılaÅŸtığımızda ne yapacağımız. Fark etmek öyle bir duygudur ki, karşılaÅŸtığımız anda reaksiyon veremezsek eÄŸer uçup gidiyor ve eski hantal halimize devam ediyoruz. Zihnimize giren bu tanımı, biyolojik ve fizyolojik olarak lanse edemediÄŸimizde normal halimize geri dönüyoruz. Bilim insanları bu sürenin 48 saat olduÄŸunu söylüyor. Belki insandan insana deÄŸiÅŸiklik gösterebilir. Buda insanın irade mekanizmasına entegre sanırım. Yani diyorum ki; "Hayatımızın farkını, fark etmek ile belirliyoruz"..
    ÇoÄŸu zaman insanlar baÅŸlamak için hep bir yeni baÅŸlangıçlar arar. Her pazartesi, Her yeni yıl, her yeni yaÅŸ gibi.. Çok azdır yeni bir günde baÅŸlayan olabilmek, her boÅŸ geçen günün aleyhine olduÄŸunu görebilmek. Benim gibi vasat biri gelip sizlere bunun önemini öğretemez. Ve kim olursa olsun insan bunu görmedikçe hiç bir uzman bunu size gösteremez. O yüzden insan özneldir, bencildir ve çoÄŸu zaman kendi içinde kimsesizdir. Aslında etrafında baktığında birilerini görmek istiyorsa " kendinden çoktan gitmiÅŸtir ". İnsan en çok kendiyle baÅŸlar güne, haftalara, zamana... DiÄŸerleri ondan sonra gelir. İnsan kendi merkezine, kendini algılatmadığı sürece hep bir savruluÅŸ hikayesi anlatır zamanın sonunda kendine. Bu nedenle insan eÄŸer baÅŸlama kavramı barındırıyorsa aklının, ruhunun bir köşesinde, soracağı tek soru " Ben, o kiÅŸi olabilecek kadar kendimde miyim ? " sorusudur zannımca. Bir çok ÅŸey buradan filizlenir çünkü. Ben diyebiliyorsam kendime, Ben diye seslenebiliyorsam ÅŸu zaman döngüsünün içinde kendime ve bilinçli olarak, ayrımını yaparak " SEN " diyebiliyorsam karşımdaki nesneye, özneye. Ben, ben olma yoluna çıkmışım demektir...
    Yeni yaÅŸ, kimine göre yeni bir yol, kimine göre yeni bir serüven, kimine göre sıradan bir yıl gibidir. Peki insan yeni yaşına hangi gözle bakmalı ? GeçmiÅŸin hüsranlarını yeni yıla taşıyarak mı ? GeleceÄŸin umutlarını cebine taşıyıp yorularak, çalışarak mı ?  " Ölü Ozanlar DerneÄŸi'ni " Bir çoÄŸumuz okuyup izlemiÅŸtir. Orada güzel bir cümle geçer; " Kelimeler ve fikirler Dünya'yı deÄŸiÅŸtirebilir " diye. Peki biz sahiden deÄŸiÅŸtirmek istiyor muyuz? EÄŸer bir çok ÅŸey nokta ile baÅŸlıyorsa, bizim nokta diye baÅŸladığımız, baÅŸlayacağımız, deÄŸiÅŸtireceÄŸimiz ÅŸeyler var mı ? İnsan en çok kendisine sormaktan korkar. Çünkü cevabını bildiÄŸi ama hareket etmeyeceÄŸini ezberlediÄŸi için, kendisini sıkıntıya sokmaktan endiÅŸe ettiÄŸi için genelde soruları hep geçiÅŸtirir kendinde. Fakat bir baÅŸka canlı, cansız varlık olduÄŸunda ise öyle mi ? Pek sanmam. Cesurca aklına gelen her ÅŸeyi sorar çekinmeden, düşünmeden. Bu nedenle insan en çok konfor denilen vasatlığın deÄŸiÅŸmesini arzu etmediÄŸi için kendine pek cesur olamaz, geçer gider üstüne bir ÅŸeyler atıp kapatarak... Neden peki yorulmak bu kadar olumsuz görünüyor insan gözünde ? Kim aşıladı bunu ? Oturmak ile hareket etmek arasında ne fark var ? Bizlere bunları kim öğretti ? Hepsi ucu açık sorular.. Bunların cevabını sizlere bırakıyorum..
    İnsan, geriye kalanların ya toplamı olur ya çıkarması. Ya geriye nem kapar hastalanır, ya umudu besler heyecanlanırsın. Neyi büyüttüğümüz çok önemli içimizde. Hayat her zaman olumlu ya da olumsuz olayları yaÅŸatmaya gebe. Ve büyük olasılıkla hiç birine hazırlıklı yakalanamayacağız. İşin sonunda ya anın içinde bulunup tadını ya da üzüntüsünü yaÅŸayacağız, ya da bir sonrakine erteleyeceÄŸi. Tıpkı sabah kalmak için kurduÄŸumuz alarmlar gibi.. Ruhunuz, yeni anınızda, yeni yaşınızda, yeni baÅŸlangıçlarınızda cesur ve heyecanlı olsun..
    Sürç-i lisan ettiysem af ola...




8 Eylül 2021 Çarşamba

YOLUN SONUNA KAÇ HAYAT SIĞAR ?

Eylül 08, 2021 0 Comments

 Bir insanın ömrüne kaç hayat sığabilir ? Kaç maske takar, kaç karaktere bürünebilir ? Ya da Çizmek istediÄŸi yaÅŸamsal görsellerin hangi birine bu giriÅŸimlerle ulaÅŸmaya cüret edebilir ? Hepsi herkes için birer soru iÅŸareti. Cevabı mı ? O, gökyüzü ile yeryüzü arasında gidip gelen bakışmalarda. Yani bakışımız, görüşümüz ve beliren simyalar da... Bu zamanlar da çoklu ( multi ) dediÄŸimiz her ÅŸeye daha çok raÄŸbet gösteriyoruz ve zaman artısı olarak hibemize konduÄŸunu zannediyoruz. Bazı durumlarda kuÅŸkusuz doÄŸru bir metot.. Ama kolayımıza geldiÄŸi için genele yayıyoruz. Tıpkı yıllar önce atari kasetlerinin üzerinde yazan " 99 in 1 " oyunlar gibi. Çoklu gördüğümüz aslında bir tek olabiliyor fark edilmiyor, belki de edilemiyor.. O kadar uyaranla dolu ki hayatlarımız, o kadar gereksiz cümle kalıplarıyla dolu ki daÄŸarcıklarımız.. Nerede gösterileceÄŸini bilmediÄŸimiz cümlelerimiz, nerede kalıplaÅŸtıramayacağımız uyaranlarımız var. Hepsi birbirine karışmış, bir çoÄŸu muallak ama hepsi hayatlarımız, zamanlarımızı iÅŸgal etmekte... Yani özetle, durmayan bir hayat döngüsünde biraz duran bir çok ÅŸeyi görme fırsatına sahip olacak..

    Bir çok insan yazılarım da neden sık soru sorduÄŸumu merak ediyor. Bu aslında güzel bir ÅŸey benim için, ilgilerini çekmesi ve okunması beni mutlu ediyor. Bir iÅŸe yarıyormuÅŸum gibi hissediyorum. Soru; Hayatın, belki de varoluÅŸun baÅŸlangıç noktası gibi.. Anne karnında baÅŸlıyor sorular ile tanışmamız. " Cinsiyeti ne olsun ile baÅŸlar... Adı ne olsun ile devam eder... " ÇoÄŸaltılabilir aklınıza baÅŸka sorularda gelebilir. Bence iÅŸin özü, cevabı soruların içinde gizli sanki. Hali hazırda bulunan, ileride bulunacak olan tüm her ÅŸeyin tek bir sorudan çıkması güzel bir örnek deÄŸil mi ? Soran insan merak eder, soruyu fark eden insan ise bulmuÅŸtur. Detaylara takılmak böyle güzellikler doÄŸurur iÅŸte.. Hep bir kapı kolunda zihnimiz, fikirlerimiz. Bir ayrıntıyı yakaladığında tutar  açıverir. Bazen biz göremeyiz ama ileride bir yerde bekliyor olacaktır bizi. Tıpkı kitapları okuduÄŸumuzda bir ÅŸey anlamıyormuÅŸ hissinin uyandırdığı gibi. Bazılarını fark etme zamanında deÄŸilizdir ya da  ona hazır deÄŸilizdir ama o bizimledir. İnsan bu, gözünün gördüğünü bazen farklı yorumlamaya meyillidir. Sahici deÄŸil de perestliktir gayesi..

    İşin özüne, yazının sonuna gelecek olursak.. Multi bir Dünya'nın tekil varlıklarıyız. SaÄŸdan soldan bir ÅŸeyler toplayarak inÅŸa ediyoruz, oluÅŸturuyoruz kendimizi ve çevremizi. Yazdığımız her yazı, okuduÄŸumuz her kelime ordusu, gördüğümüz her görsel... ( Aklınıza daha niceleri gelirse ) Dünya'da bulunmamızın yegane hediyesi. Kimileri bu hediyeyi kabul etmek istemez. Bu hediyenin sorumluluÄŸu vardır çünkü ve genellikle bu sorumluluÄŸu kimse kabul etmez. Zor mu ? Neye ve kime göre ? Bir yazara, artık yazma, bir okura, artık okuma denilebilir mi ? DenildiÄŸi takdirde nasıl bir dönütü olur ? İşte cevabı tam olarak bu. Tercihlerimizin kurbanı deÄŸil, genelde sonuçları oluruz. Bir hayata bin hayat sığdırabilecek bir potansiyele sahipken ego sahibi olup hatta kibirlenip hepsini elimizin tersiyle itip tek bir hayata tamah ederiz. Bu nedenle tercih sadece insan kaynaklı deÄŸildir. Bazen kitap istemez, kalem istemez insanı... Sakın biz istenmeyen insanlardan olmayalım. Onca hayata dokunup, onca kelimeyle yoÄŸrulmayı kim istemez ? Biz, bizim sayemizde var oluruz.. Aklınız, ruhunuz güzellikler ile yoÄŸrulsun.. Sürçülisan ettiysem af ola...


   



23 AÄŸustos 2021 Pazartesi

KALMAMASI GEREK'en'ler

AÄŸustos 23, 2021 0 Comments

 Gitmek deyince aklınıza ilk ne geliyor ? İnsan mı Ruh mu ? Hayvan mı bitki mi ? Karakter mi davranış mı ? Çok enteresan deÄŸil mi bir çok ÅŸey türetilebiliyor. Canlı varlıktan cansıza özne konumuna gelebiliyor. Peki hayatımızda Kalmamasını istediÄŸimiz ama hala hayatımızda olan, hayatımıza sirayet eden enlerimiz neler ? Ya da en önemlisi farkına varabildik mi ? Sırada bunlara cevap aramak var..

    Büyük ihtimalle bunlara olan bağımlılıklarımız bizi vazgeçemez hale getiriyor. Faydası olmadığını bile bile, üstelik de zararı olmasına raÄŸmen yine çantamızda taşımaya devam ediyoruz. Bu konularda herkese öğüt verir ama konu kendimize gelince es geçeriz. Hiç çantamıza(bilinçaltına, ruhuna ) baktık mı neler var diye ? Baktıysak ne bulduk ? Bizi biz yapan ÅŸeyler mi ? Bizi bizlikten çıkartan ÅŸeyler mi ? Negatif huyların sonucu kendini kötü hissetmekle bitiyor. Kendini yetersiz görmek, hatta bazen salağım ben diye kendimize ithamlarda bulunabiliyoruz. Bunları demeden önce ( ki hiçbir zaman söylenmemeli) her yere baktık mı ? BaÅŸkalarının hal ve hareketleri bizi üzmeye yetmeli mi ? Hata yapılır denildiÄŸinde öfkelenilmeli mi ? Bunlara tek çare erken kabullenebilmekte. Çantayı şöyle bir kenara koyup içinde ne var ne yok bakabilmekte. Belki hiçbir zaman bizi biz yapacak ÅŸeyler yok içinde ? Belki içindekileri komple yok edecek elementler var... Dikkat ile seçmediÄŸimiz her ÅŸey ilerde bir duvar olarak önümüze, zehir olarak cebimizde duruyor gibi. Fark etmiyoruz. Özenli olamıyoruz. Kötülüğünü gördüğün ÅŸeyi bile iyiye yorabiliyoruz. Neden ? DeÄŸiÅŸebilir umudu. Tartamadığımız ÅŸeyleri ölçümleyebilir miyiz ? Ölçümleyebilseydik eÄŸer tüm sorunlar ortadan kalmış, tüm bize zarar veren ÅŸeyleri bulup atabilirdik. Demek ki bazı ÅŸeyleri zorlayacağız. Gerek fikirle yok etme, gerekse sevgiyle.

    Peki gel gelelim sevgiye. Sevgi kalması gereken bir ÅŸeyse neden bir çok kiÅŸi sevgi sahibi  olanlara kızgın ? Sevgi verenlerin hor görülmesi neden ? Sanırım insanoÄŸlu olarak biz de olmayan ÅŸeylere düşmanız. Bu güzel düşüncede olabilir, bir eÅŸya da. Neden olması için çabalamak, uÄŸraÅŸmak yerine kolayı seçiyoruz ? İnsanoÄŸlunun doÄŸduÄŸunda öğrendiÄŸi ilk ÅŸey atalet ve kolay elde etme mi ? EÄŸer bunun cevabı sonradan ise  demek ki bazı ÅŸeyler deÄŸiÅŸebilir. Yine sevgiye, sevgi kaynağına gelecek olursak, bugün bunu fark ettim, gördüm, gözlemledim. Sevgi verenlerin el altında görüldüğü, samimiyetin avucumun içinde nasılsa diye bakıldığı iÄŸrenç bir ÅŸeye tanık oldum. Sahi iyi olabilmenin karşılığı koca bir iÄŸrençlik mi ? Tüm bunlara raÄŸmen hala aynı insan olmaya devam edenler iyi ki varlar.. İşte bu yüzden çantamıza bakmamız önemli. Orada ne var ? Sevgi, yardım, neÅŸe mi ? Küfür, kin, haset mi ? Biri diÄŸerinin içine girdiÄŸinde iyi-kötü, kötü-iyi olabilir...

    Son olarak düşüncelerimiz bizi biz yapan soyut güzellikler. Onları rastgele, verimsiz ÅŸeyler yerine önce kendimize sonra insanlara daha faydalı somutluklar için harcayalım. Kötülük görünce kötü biri olmak yerine, İyiliÄŸin yanında daha çok duralım. EÄŸer bir taraf tutacak olursak Dünya'nın güzel bir yer olacağının inancında olan tarafta olalım. Önce biz deÄŸiÅŸelim, gereksiz ÅŸeyleri atalım ki sonra diÄŸer insanlara yardım edebilelim. Her ÅŸey önce bir nefes, sonra bir düşünce en son biz ile baÅŸlar. İnançlar bunu güçlendirir. Adımlar ise seviye yükseltir. Her ÅŸey olmak için önce bir ÅŸey olmak gerek.. Sevgiye tekrar dönecek olursak, sevgiyi hak etmeyen insan yoktur, ama hak etmesi için kendini düzeltmesi gereken bir çok insan vardır. Terslemek, görmezden gelmek en basiti. Mühim olan onun çantasına iyilik bırakabilmek. Sevginizi görmeyecekler, belki sizin sevginizi istemeyecekler, belki sevginizi el altında görüp daha çok sömürmek için " zamanla " diyecekler, belki arkadaÅŸ kalalım diyerek aÅŸk duygunuzu, sevginizi sömürecekler ve daha niceleri. Bunlar için hayal kırıklığına uÄŸrayıp üzülmeyelim. VerdiÄŸiniz sevginin karşınızdaki insanın çantasına girmenin rahatlığıyla hareket edin. Sevgi bir gün elden ele gezecek ve ihtiyacı olanın çantasına konacak.. O güne kadar yetiÅŸtirmeye, kalpte ekip çehrede tebessümler  açtırmaya devam.. 

    Sürçülisan ettiysem af ola..


                                                

15 AÄŸustos 2021 Pazar

BİR JETON HAKKIN OLSA ?

AÄŸustos 15, 2021 0 Comments

 Ne yapardın ? ...

    Åžu anki halde olmayı mı yoksa yeni bir yola çıkmak mı isterdin ? EÄŸer bir jeton atma hakkı verilseydi hayalinde olan sen mi yoksa hayal dahi kuramadığın bir sen mi olmak isterdin ? Çok garip deÄŸil mi? İnsanın olduÄŸuyla olmak istediÄŸi, hatta olmak isteyeceÄŸi "benler" çok farklı olabiliyor. Farklı bir elin iÅŸaret ettiÄŸi doÄŸrultuda ilerleyip, kendisinin  ben diyemediÄŸi yere tutunabiliyor. Sorgulamadığı hacmin metrekaresine sığabiliyor.. İlerleyen zamanlarda darlığından ÅŸikayet etse dahi, hacminden deÄŸil kendinden kısıyor. Literatürde buna konfor alanı, gerçekte canın, nefesten geri kalanı deniyor. Çıkmayı denemek yerine neden sığma çabası ? Neden bu eksilme merakı ? İnsan/lar ne istiyor ? VaroluÅŸunu aramak mı ? Rahatlık içinde bir yatak mı ? ..

    Devrin her döneminde her zaman bir kaynak arayışı varmış. Kaynak, ya bir kitap, ya bir yol ya da bir insanmış. Sanırım o insanların en büyük korkusu, bilgiye acıkmamakmış. Anlamayacaklarından deÄŸil, doyacaklarından korkarlarmış. Hep bir merak, hep bir baÄŸlama ile geçermiÅŸ günleri.. Ya ÅŸimdi ? İnsan nedir ? Ruhun iÅŸlevi nedir ? Hiçbir yerde bu soruların tam bir cevabı yok. Siz kendinize sorduÄŸunuzda ne tür bir cevap alıyorsunuz ?  Ya da sormaya daha önce cesaret ettiniz mi ? Ruhun iÅŸlevi bence " anlam arayışını " kaybettiÄŸinde önemini yitiriyor.  ( Ruh = anlam ) Gerek bir buluttan, gerek bir karıncadan, anlam öğrenmeyi kaybetmeyin..

  Gelelim merak olayına. Merak neden gerekli ? Merakın varsa eÄŸer neler üzerine ? Bir fikir oluÅŸturmana yardım ediyor mu ? Ünlü ingiliz ( BirleÅŸik Krallık) ÅŸair Thomas Gray'ın dediÄŸi gibi; " Bitmeyen bir merak, yaÅŸlanmamak için en önemli ilaçtır." UNESCO'nun yaÅŸlılık tanımı bunu açıkça gösteriyor. Yani merak insanın ihtiyacı. Besin gibi. Ama nedense biz bunu hep bir insanın yanlışında, bir hatada yine insanları kötülemek, kötü duruma düşürmek için kullanıyoruz. Bu kendi eksikliÄŸimizi görmezden gelmeye bulduÄŸumuz kolay bir yol deÄŸil mi ? İnsanoÄŸlu iÅŸte hep kolayı seçiyor! Kolayın kolay izler bıraktığı, zorun iste silinmesi zor izler bıraktığının farkında deÄŸiliz. Ne yapmak istiyoruz ? GeleceÄŸe dikilen bir bilgi mi ? Bahanelere, kötü kelimeler ile unutulan bir fevri mi ? Merak amaçtır. Amaç ise her ÅŸey. Büyük bir kısım farkına varsa dahi hareket etmekten korkar. İçinde bulunduÄŸu ortam ve güdüsü bunu bir tehlike olarak tanımlar ve huzursuzluk baÅŸlar. Kim ki o huzursuzluÄŸu yenebilirse hayatında yeni bir sayfa açılır. Kim ki orada kalırsa, sıradan hayatına yeniden göz açmaya baÅŸlar. O zaman selam olsun, kendini her gün yenebilene, yenmek için azmedip farklı bir fikir için yola çıkabilene.. İleride sizden kalacak olan tek ÅŸey bıraktığınız fikirleriniz, yaÅŸantınız ve öğrettikleriniz. Beden toz olup gidecek.. Siz fikirlerinizle yaÅŸamaya devam edeceksiniz.. Dilerim güzel fikirlerinizin, güzel yolunuzun olduÄŸu bir ömrünüz olur.. 

"Sürçü lisan ettiysem affola."




  

7 AÄŸustos 2021 Cumartesi

KISA ÖMÜRLÜK YEŞİL

AÄŸustos 07, 2021 0 Comments

    Ä°nsan çevresini nasıl deÄŸiÅŸtirir ? Sakince uzaklaÅŸarak mı ? Düşman olup zarar vererek mi ? Ya da yakarak, ateÅŸe vererek mi ? Sahi nedir bu çevre deÄŸiÅŸikliÄŸi ? Biz neden bu cümleden hep " yok etme " anlamını çıkarıyoruz ? CaniliÄŸe, barbarlığa hep bir kılıf uyduruyoruz. Sonra parçalara bölünen o güzel ruhlu insanların korkularını tüm güzel yüreklere enjekte ediyoruz. Elde ettiÄŸimiz güvensizlik ile bir bir ayrışıyoruz. Sahi insan " merhaba " demeye korkar mı ? KorkuyormuÅŸ meÄŸer... Hissi duyarsızlığımız hisse(çıkar) hisse doluyormuÅŸ meÄŸer... Nereden baÅŸlayacağımı bilemiyorum, kelimeleri hangi sırayla yazacağımı bilmiyorum, o kadar acı var ki, daldan dala atlamak durumunda kalıyorum. Ama " dur " kelimesini sadece levhalarda görmek yetmiyor. " DUR " sadece araçlara has bir komut deÄŸil. İnsana, insanlığa, doÄŸaya ve her canlıya verilen idam cezasınada dur demek gerekiyor. Fark etmeyi unuttuÄŸumuz nüansları iyi hatırlamamız gerekiyor. İnsanlığın ve Dünya'nın oksijeni, yaÅŸam kaynağı, mutluluk ilhamı olan " KADINLARI VE AÄžAÇLARI " listenin ilk başına yazmamız gerekiyor. Çünkü tüm güzel ÅŸeyler onlardan sonra geliyor..

     Åžu dönem hatırlattı ki   YeÅŸilin karası da varmış meÄŸer... Yanınca, kül olunca anladık.. Anlamaya mahkum bırakıldık. Öyle bir an yaÅŸandı ki, gökyüzünün gözleri doldu aÄŸlamadı, rüzgar esmekten vazgeçti, güneÅŸ ısıtmaktan utandı.. Tüm doÄŸa harikaları kendilerini suçlu hissederken bir aÅŸağılık insanoÄŸlu kendinde hiç suç bulmadan yakmaya, yok etmeye devam etti. Bir yandan insan söndürmeye çalışırken alevleri, bir yandan diÄŸer insanlar yakmaya devam etti. Kötü insanlar iyi insanlara ceza vermek için AÄŸaçları yok etti... Sahi gücü sadece doÄŸaya zarar veren daha ne kadar aciz olabilir ki ? " HERKES GÜCÜNÜN YETTİĞİNE, YETTİĞİ KADAR ... " Dünya son zamanlarda böyle bir hal almaya baÅŸladı.. Ne bu kibir? Ne bu kusursuz görünme çabaları ? EzikliÄŸi ya da eksikliÄŸi saklamanın bir yolu mu ? " Özür dilemek " lügat 'tan kalktı mı ? Hata olanı söylemek ne zaman suç sayıldı ? Yoksa amaç gazetelerin 3. sayfalarını boÅŸ bırakmamak mıydı ?

    Bir gün öğrenmek, sadece kelimesinden önce gelecek. Sonra gelen her ÅŸey hüsran. Sadece, tek.. Bu kadar mı seçenekler kısıtlı ? Hepsi mi çıkmaz sokak ? DoÄŸmaya çalışan her canlının sebepsiz gelmediÄŸinin hala farkına varamadınız mı ?  Dünya'yı sesiyle güzelleÅŸtirmeye çalışan Serçe'nin, beyni var diye yeryüzüne gelen varlık tarafından yok edilmesini kabullenemiyorum. İmkan bolluÄŸunun imkansız hale gelmesine hala ÅŸaşırıyorum. Tek silahı canı olan varlıklara yapılan zulmün karşılık bulacağına inanıyorum..

    Yazacak daha pek çok ÅŸey var. Ama buna ne mecalim ne de yeteri kadar nefesim var. Yakıldı! Sona gelirken,  Ne bir gülüşüyle Dünya'yı güzelleÅŸtiren kadınları, ne de tüm kötülüklere karşı hala oksijen üretmeye devam eden yeÅŸillikleri yenebileceksiniz. Tüm evreni yine bir serçenin ötüşü, bir kadının tebessümü, bir aÄŸacın gölgesi kurtaracak... 


    Sürç-i lisan ettiysem af ola..



15 Mayıs 2021 Cumartesi

BEN'SEL DÖNÜŞÜMLER

Mayıs 15, 2021 1 Comments

     

    Ertelemek, rahat oy atmak boÅŸluÄŸa! Ne büyük lüksmüş insan yaÅŸamında.. Vazgeçmenin esiri olmak bazen en iyi alışkanlıktır.. Olumsuz gibi görünen bir çok kelime aslına baktığımızda ilacımızdır. Nedense her seferinde kötüye yorup depresyonu meylederiz. Çıkmak için mücadele etmez kendi başına geçmesini bekleriz. Hep bir kurtarıcı ararız, kurtarıcı biz iken. Ulaşım yolunu bulur yine de gitmeye tenezzül etmeyiz. AÄŸzımızda  hep bir kelime dolanır " YORULDUM ". Hiçbir ÅŸey yapmadan sadece oturarak yorulan insan topluluÄŸu giderek artıyor. Zamanın sonsuz olacağına o kadar inanmışlar ki boÅŸa tüketmekten geri durmuyorlar. Halbuki muallak olan  her ÅŸey bir ürperti yaratmalıydı ama maalesef o kadar gereksiz uÄŸraÅŸlardan dolayı o uyarıyı bile sessize almışız.. İnsan çok farklı bir boyut, bilinir ama anlaşılmaz..

    En son ne zaman " neden ve nasıl? " sorularıyla baÅŸ baÅŸa kaldın ? En son hangi merakının içine dalıp saatlerce kaldın ? En son hangi oyuncunun leÅŸini sayıp saatlerce izlemekle kaldın ? Karmaşıktan basite bir uyarı döngüsü. Farklı olmak günümüzde kötü bir anlama geliyormuÅŸ gibi lanse ediliyor. O kadar düşünmekten egale olmuÅŸ vaziyetteyiz ki belki bir çoÄŸumuz bu basit sorulara bile cevap veremeyeceÄŸiz. Kendimizi zaman/kader nereye götürürse buhranına bırakıp ileride keÅŸke kelimesine tabii olacağız. Bir kitapta görmüştüm bu kiÅŸi tanımına ve çok beÄŸenmiÅŸtim " -Saydıcılar". Bir ÅŸey saydıklarından deÄŸil, kendi sözde imkansızlıklarını kadere yıkan, o olsaydı bu olsaydı ÅŸu olsaydı ben de yapardım gibi sözlerle kendini avutan insanlardan bahsediyorum. İtiraf etmeliyim ki  bir zamanlar ben de öyleydim. Bunca yazdıklarım bir zaman yaÅŸadıklarımdı. Ben de ÅŸikayetin o vicdanı rahatlatıcı girdabına kapılmıştım. Her ÅŸeyden ÅŸikayet eder, saÄŸa sola sataşır onun babası zengin, onun halası memur, onun abisi torpilli vs. gibi yatmaya kılıf uydururdum. Sonra fark ettim ki, " Samet iyi güzelde bir ÅŸey deÄŸiÅŸmiyor ki ?" Hakikatte söylenenlerin nüfuzu kuÅŸkusuz geçerli. Ama bu yapıcılıktan ziyade erteleyici bir karaktere dönüşüyor. Fark ettikten sonra o kadar pragmatist oluyor ki insan Oynanan oyundan dahi bir yararı var mı diye düşünmeye baÅŸlıyor... Saatlerce eline aldığın telefonun ön kamerasını aç bak ruhuna ( görebilirsen ) bir yönlendirme olmadan kendine kendinle ilgili bir soru sor. Daha sonra bu sorunun cevabının hayatındaki yerini sorgula.. Bazı temeller böyle atılır, süreklilikle ÅŸahlanır, gereksizleri atmakla doÄŸru yol alır, yalanları sıfırlamakla, dürüst olmakla yıldızlanır..

    Kendini bir tanımlamaya baÅŸladıktan sonra sıra geldi gökyüzünden baÅŸlayarak saÄŸa, sola ve arkana bakmaya. Kaçsın ? Kaç kiÅŸisin? Hangilerinin fikirleriyle bir, hangilerinin karakteriyle sıfırsın ? Çevrende kaç kiÅŸi bilinmezliklere meyilli ve kaç kiÅŸi kendini tanımış, yalansız ve iradeli ? Sanırım sen de pek dikkat etmiyorsun, herkes gibi. ArkadaÅŸlık çoÄŸu zaman ağır basıyor, zamanımız o kadar çok ki rahatlıkla tüm günümüzü ayırabiliyoruz. Ya faydası? EÄŸlence dışında kattıkları ? Zamanını fark etmeden çalan kiÅŸileri, davranışları, alışkanlıkları, nesneleri atmadıkça hiçbir zaman kendini tam olarak tanıyamayacaksın. Çünkü hep bir boÅŸ meÅŸgaleye itibar edeceksin. Bu bir oyun, dedikodu ya da ÅŸikayetler girizgahı olabilir. Bir yalanını duyduÄŸunda, bir söz verip tutmadığında uzaklaÅŸmak en doÄŸrusudur. Ben geçen hafta karşılaÅŸtım mesela ve bir oyunda. İnsan " istemiyorum " demekten neden bu kadar tedirgin olur ? Kandırmak daha kötü bir davranış deÄŸil midir ? Tamam dedikten sonra söz vermemiÅŸ gibi davranmak ne kadar doÄŸru ? Böyle böyle insanlık denen primatlardan dersler alıyoruz. Bu nedenle çevremizi baÅŸtan sona derleyip düzenlemek ve hayatımıza buna göre " DÜRÜST, GÜVENİLİR " insanları almak hem hayat yolunda, hem insan yolunda daha güzel bir seçenek gibi gözüküyor.

    Unutma; gideni tutma, kalana yalanlarını dayatma, eÄŸer faydası ve faydan yoksa vedalaÅŸmaktan korkma. Çünkü bir zamandan sonra sömürgeciliÄŸe giriyor ve hızla eksiliyor. İşin kötüsü insan bunu en sonunda fark ediyor.

    DÜRÜST, GÜVENİLİR , SAMİMİ, KANDIRMA NİYETİ BARINDIRMAYAN İNSANLARA DENK GELMENİZ DİLEĞİYLE..    

    Sürçülisan ettiysem affola.. 








5 Mayıs 2021 Çarşamba

VE SONRA ?

Mayıs 05, 2021 0 Comments

 Hüznün ortasında kaldığınız oldu mu hiç ? VedalaÅŸmanın kendinizle veyahut da az süre geçmesine raÄŸmen samimiyet kurduÄŸunuz obje, kalem ya da insan ile. Her ÅŸeye anlam yükleyen insanlarız çoÄŸumuz. Daha iyi olacağından emin olduÄŸumuz için vedalaşırız. Eylemin arkasında ne kadar durabilirsek o kadar kazançlı çıkarız... Bu arada Eksik bir ÅŸey mi var ?

    Zamanın bir gün sona ereceÄŸini idrak etmiÅŸ insanların " Zaman yönetimine " bakarsanız her anı dolu dolu yaÅŸadığını görürsünüz. Bize verilmiÅŸ en büyük hediyenin bile farkında deÄŸiliz çoÄŸu zaman. Oyalanmak için oyunlar gibi ÅŸeyler tüketip, türetiyoruz. Sayısız bahanelerle faydalı ÅŸeyleri saf dışı bırakıp bir fayda getirmeyecek yaÅŸamlara yöneliyoruz. Sahi neden bu amaç yoksunluÄŸu ? Yapamayacağımıza bize kim inandırdı ? Kim o densiz, duygu, olgu ya da görüş? İyi yanlarımızı kaçımız iyi biliyor ? Kendimizi tanımaktan bile alıkoyuluyoruz çoÄŸu zaman.. Neden bugün o farkındalığın ilk günü olmasın ? Kendinle bugün tanışmaya teÅŸrif eder misin ? Öteledikçe ötekileÅŸtiriyoruz ve sonra soyutlayıp düşman oluyoruz. Oysa hayatta yapılacak o kadar çok buluÅŸ o kadar çok düşünce var ki..

    Nereden baÅŸlayacağını bilmiyor musun ? Bir rehber mi arıyorsun ? Aynanın buÄŸusunu silip bak. Orada daha önce hiç görmediÄŸin bir sen göreceksin. Koskoca ertelenmiÅŸ bir sen.. Her acının, her olumsuz olayın ardından üflediÄŸin her nefes kendini görmende engel bir buÄŸu olmuÅŸ çıkmış karşına. Silme cesaretini gösterirsen deÄŸiÅŸirsin. Kendini salt ÅŸekilde görürsen cevherini anlarsın. Yazılan her kitabın, bulunan her buluÅŸun altında saçma biri yatar. Her ne zaman o buÄŸuyu kaldırmaya cesaret ettiklerinde elmas gibi yeni bir fikir çıkar ortaya. Dene ki göresin, gör ki sevesin, ve sev ki öğrenesin hiçliÄŸin kendini..

    Hiçbirimiz 1*" Ramanujan " gibi doÄŸuÅŸtan matematiÄŸin beynimize enjekte edilmiÅŸ halde deÄŸiliz. Hardy'nin bunları nereden biliyorsun sorusuna; " Tanrı vücuduma yazıyor" demesi bunu gösteriyordu. Tabi ki iÅŸin mübalaÄŸası bu. O ispata gerek duymadan denklemler bulan bir dahi idi. Yoksul bir evin zengin bir beyniydi. Åžansı 2*Hardy gibi bir dahi ile karşılaÅŸmasıydı. Hayat bir çok fırsat sunar gerisini bize bırakır. Bizler o kadar yoÄŸun o kadar *BoÅŸuz ki çoÄŸu zaman bunları görmeye bile yeltenmeyiz. Sonrası mı" Anasını satayım böyle dünyanın, böyle hayat mı olur? Biz acı çekmeye gelmiÅŸiz " gibi yakınmalar. Hawking peki ? ALS hastalığı tüm hareketini kısıtlamışken yaptığı buluÅŸlar ? Yazdığı kitaplar ? Bahaneler sadece hayatı erteler. Hayatımızda artık sormamız gereken bir soru var.

Baha neler mi ? Daha neler mi ? Hayretle yontulacak, merakla hayat ekeceğiz. Tüm insanlık merak ile geldi, geliştirdi, merak ile ilerleyecek..

1- Ramanujan: Srinivasa Ramanujan, 22 Aralık 1887’de, Hindistan’ın Tamil Nadu kentinde, doÄŸdu. Hindistan’ın Kumbakonam kasabasında, bugün baÅŸarılarını simgeleÅŸtirmek için bir müzeye dönüştürülen bir evde büyüdü. KardeÅŸlerini küçük yaÅŸta çiçek hastalığı nedeniyle kaybetti. Yoksulluk ile mücadele eden ailesi ona temel bir eÄŸitim imkanı sunabildi. On bir yaşındayken üniversite düzeyinde matematik bilgisine sahipti ve matematik teoremleri geliÅŸtirmeye baÅŸlamıştı. İlgi alanı daha çok geometri ve sonsuz seriler üzerine yoÄŸunlaÅŸmıştı. Ramanujan on beÅŸ yaşındayken, kübik bir denklemin nasıl çözüleceÄŸini gösterdi. İkinci dereceden denklemleri çözmek için kendi tekniÄŸini geliÅŸtirdi.

2- Godfrey Harold Hardy :  7 Åžubat 1877 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiÅŸtir. Annesi ve babası üniversite eÄŸitimli olmamalarına raÄŸmen ikisi de matematiÄŸe eÄŸilimliydi. Hardy’nin matematiÄŸe olan merakı ve zekası küçük yaÅŸlarından beri anlaşılıyordu. Sadece iki yaşındayken milyonlara kadar sayıları yazabiliyordu ve de kiliseye götürüldüğünde ilahilerin sayılarını çarpanlarına ayırarak vakit geçiriyordu. Hardy eÄŸitim hayatında hep baÅŸarılı olmuÅŸtu. En iyi çalışmalarını, yakın arkadaşı Littlewood ve akıl hocalığı yaptığı öğrencisi Ramanujan ile yaptığı iÅŸbirliÄŸinden doÄŸduÄŸunu düşünüyordu. Fakat Hardy’e matematiÄŸe en büyük katkısının ne olduÄŸu sorulduÄŸunda, Ramanujan’ı keÅŸfetmesi olduÄŸunu söylemiÅŸtir.


Kaynak:

1- https://www.matematiksel.org/ramanujan-sonsuzlugu-bilen-adam/

2- https://www.matematiksel.org/ilginc-bir-matematikci-godfrey-harold-hardy/


Sürçülisan ettiysem affola..




Bu Blogda Ara