İnsan çevresini nasıl değiştirir ? Sakince uzaklaşarak mı ? Düşman olup zarar vererek mi ? Ya da yakarak, ateşe vererek mi ? Sahi nedir bu çevre değişikliği ? Biz neden bu cümleden hep " yok etme " anlamını çıkarıyoruz ? Caniliğe, barbarlığa hep bir kılıf uyduruyoruz. Sonra parçalara bölünen o güzel ruhlu insanların korkularını tüm güzel yüreklere enjekte ediyoruz. Elde ettiğimiz güvensizlik ile bir bir ayrışıyoruz. Sahi insan " merhaba " demeye korkar mı ? Korkuyormuş meğer... Hissi duyarsızlığımız hisse(çıkar) hisse doluyormuş meğer... Nereden başlayacağımı bilemiyorum, kelimeleri hangi sırayla yazacağımı bilmiyorum, o kadar acı var ki, daldan dala atlamak durumunda kalıyorum. Ama " dur " kelimesini sadece levhalarda görmek yetmiyor. " DUR " sadece araçlara has bir komut değil. İnsana, insanlığa, doğaya ve her canlıya verilen idam cezasınada dur demek gerekiyor. Fark etmeyi unuttuğumuz nüansları iyi hatırlamamız gerekiyor. İnsanlığın ve Dünya'nın oksijeni, yaşam kaynağı, mutluluk ilhamı olan " KADINLARI VE AĞAÇLARI " listenin ilk başına yazmamız gerekiyor. Çünkü tüm güzel şeyler onlardan sonra geliyor..
Şu dönem hatırlattı ki Yeşilin karası da varmış meğer... Yanınca, kül olunca anladık.. Anlamaya mahkum bırakıldık. Öyle bir an yaşandı ki, gökyüzünün gözleri doldu ağlamadı, rüzgar esmekten vazgeçti, güneş ısıtmaktan utandı.. Tüm doğa harikaları kendilerini suçlu hissederken bir aşağılık insanoğlu kendinde hiç suç bulmadan yakmaya, yok etmeye devam etti. Bir yandan insan söndürmeye çalışırken alevleri, bir yandan diğer insanlar yakmaya devam etti. Kötü insanlar iyi insanlara ceza vermek için Ağaçları yok etti... Sahi gücü sadece doğaya zarar veren daha ne kadar aciz olabilir ki ? " HERKES GÜCÜNÜN YETTİĞİNE, YETTİĞİ KADAR ... " Dünya son zamanlarda böyle bir hal almaya başladı.. Ne bu kibir? Ne bu kusursuz görünme çabaları ? Ezikliği ya da eksikliği saklamanın bir yolu mu ? " Özür dilemek " lügat 'tan kalktı mı ? Hata olanı söylemek ne zaman suç sayıldı ? Yoksa amaç gazetelerin 3. sayfalarını boş bırakmamak mıydı ?
Bir gün öğrenmek, sadece kelimesinden önce gelecek. Sonra gelen her şey hüsran. Sadece, tek.. Bu kadar mı seçenekler kısıtlı ? Hepsi mi çıkmaz sokak ? Doğmaya çalışan her canlının sebepsiz gelmediğinin hala farkına varamadınız mı ? Dünya'yı sesiyle güzelleştirmeye çalışan Serçe'nin, beyni var diye yeryüzüne gelen varlık tarafından yok edilmesini kabullenemiyorum. İmkan bolluğunun imkansız hale gelmesine hala şaşırıyorum. Tek silahı canı olan varlıklara yapılan zulmün karşılık bulacağına inanıyorum..
Yazacak daha pek çok şey var. Ama buna ne mecalim ne de yeteri kadar nefesim var. Yakıldı! Sona gelirken, Ne bir gülüşüyle Dünya'yı güzelleştiren kadınları, ne de tüm kötülüklere karşı hala oksijen üretmeye devam eden yeşillikleri yenebileceksiniz. Tüm evreni yine bir serçenin ötüşü, bir kadının tebessümü, bir ağacın gölgesi kurtaracak...
Sürç-i lisan ettiysem af ola..

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder