2023 - Birmiftahis

10 Aralık 2023 Pazar

KOCA BİR Y ŞİMDİ..

Aralık 10, 2023 6 Comments

 Yitirilen onca " Bi;çareye " ithafen..


   Ha-Y-atın ÅŸu temaÅŸasında akıp giden zamanın farkında bile deÄŸiliz çoÄŸu zaman. Nefes alıp verme dışında hiçbir eylemimiz yok. Öylece, zamanla belki de kavga edip duruyoruz. Ya da bu kavga kendimizle mi ? Hiç düşündük mü bunu ? BoÅŸa olduÄŸunu bilsek de. Sanırım insan bazen düşünüp de faaliyete geçiremediÄŸi her düşünce veya eylem için kendine dönmek yerine hayatla ya da baÅŸkalarıyla tartışma haline giriyor. Zannımız o yöne doÄŸru her seferinde baskın halde nedense. Peki sorun nerede ? Neden kabullenme sürecimiz çok az ya da yok ? Neden harekete geçmeye bu kadar atalet sahibi, Suç atmaya, olanı olduÄŸu gibi kabullenmemeye bu kadar istekliyiz ? Hepsinin cevabı yine " Ben-(im) " kalıbında gizli sanırım. Ben deyince duruyorsa her ÅŸey, muhakeme iÅŸlevimizin yönü bize doÄŸru kaymış ise eÄŸer ve empati güdümüzün üzerinde ufak çıtırtılar baÅŸ gösterdiyse genellikle bunlar olabiliyor. GeliÅŸmekte ve geliÅŸtirmekte çok tembeliz. Yapısal olarak buna eÄŸilimli oluÅŸumuz da buna etken. Üstesinden gelmek için hiçbir çabamız yok genelde. KendiliÄŸinden geçeceÄŸini varsayım olarak ele alıp hayatı yaÅŸamaya devam ediyoruz. Zam geçtikte görüyoruz ki hiçbir iyiye dair bir geliÅŸme yok.. Aynı yerdeyiz ya da daha olumsuz bir ruh hali ve yapısal eylem mevcut. Gizliden gizliye kabullenip depresyona dahi girsek de bunu dışarıya ya da baÅŸka etkenlere çamur atarak gidermeye çalışıyoruz. Ama içimizde ki o gerçek duygular içimizi kemirmeye, öldürmeye ve duygusal olarak boÅŸluÄŸa sokmaya devam ediyor.. Kabullenemiyoruz Albayım.. 

    Oblomov'un hatıratlarını az çok herkes bilir. Bu konularda tabiri caizse nirvana yapmış, her ÅŸeyi düşüncesinde yaÅŸamış ama hiçbir eylemde bulunmamış bir aÄŸabeyimiz. Okumayanlar için önem arz edecek ÅŸekilde önerilir. Onu durduran neydi sizce ? ( Bir fikriniz var mı ? Yorumlarda belirtirseniz sevinirim. ) Bolca zamanı da vardı halbu ki yapabilmek için. Ama içinde ki o hayalde yapma dürtüsü ( yakın gelecekte yapay zekanın yapabileceÄŸi sanal ortam gibi ) yapmış varsayım elde ediÅŸi ve iÅŸin sonunda harekete geçemeyip yerinde sayışı gerçeÄŸini deÄŸiÅŸtirmedi. Belki daha farklı bir ÅŸekilde hayatımıza sirayet edebilirdi. Kendisi Ataletin sembolü olarak kazındı Edebiyat dünyasına. İşte en basitinden Dünya'da yer etmiÅŸ sabit bir örnek. Bizler de onun isimsiz halleriyiz aslında. BirçoÄŸumuz da onun timsaliyiz. Faydalı olup harekete geçirecek olan korkunun, Eylemsiz, hareketsiz, düşüncesiz bıraktığı bir et parçasına dönüşüyoruz. Ya öyle deÄŸilse ? demiyoruz. Öyledir deyip geçiÅŸtiriyoruz. Aslını bulmak yerine Y'aslını baz alıyoruz ve eÄŸer bizi harekete geçirmiyorsa onaylıyoruz. Bu da yine bir klasik konfor alanına dönüyor. Çıkmaya olan gücümüz Y'atmaya kullanılıyor. Sinan Canan'ın dediÄŸi gibi; " Cesareti ismi gibi hayatımıza uygulayamadığımız da Esarete dönüşüyor "..,

    ? Soru iÅŸareti ile paragrafa baÅŸlamak nedir diyebilirsiniz. Ama birçoÄŸumuz güne, haftaya, aya ve hatta  hayata daha baÅŸlamadan nokta ile son veriyor. Böyle kiÅŸiler her insanın hayatında birkaç tane mevcuttur. Bu yazıyı okuduktan sonra bakarsanız birkaç kiÅŸinin var olduÄŸunu görebilirsiniz. En büyük ve en belirleyici örneklerden bazıları daha. Bugün de kendimizi kendimize anlatmaya zaman ayıralım ne dersiniz ? Zaman denilen kavramı kendimizle özdeÅŸleÅŸtirelim. Bakalım neler olacak o zaman. Küçük gördüğümüz, başımıza bir zor durum geldiÄŸinde anladığımız zaman kavramı hala öyle önemsiz görünecek mi ? Zamanı denemek için kullanmayanlar, kazara deneme fırsatı yakaladıklarında belki de o zamanı yanlarında, baÅŸ uçlarında bulamayacaklar. Yine baÅŸka bir usta Samuel Beckett'in dediÄŸi gibi; " Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Gene dene. Gene yenil. Bu defa daha iyi yenil! Pes etme, vazgeçme, mücadele et, DİREN! " Zor mu evet zor. Ama imkansız deÄŸil. Hayat denilen mecra tek yönlü bir bilet. Zaman denilen kavram dönüşü olmayan sonsuz bir yörünge. Eee kaybedecek neyimiz var ? Bize ait olmayan bir ÅŸey nasıl kaybedilir ? Bunları yazmak, düşünmek yetmez ufak ufak harekete geçmek gerek. Bir satır kitap okumak, bir harf ile yazmaya baÅŸlamak, bir tuÅŸa basarak televizyonu kapatmak sanıyorum ki hiçbirimiz için zor deÄŸil. Telefon detoksu yapmak, zorunlu olmadıkça kullanmamak hiçbirimizi öldürmez. Aksine disiplin ve irademizi arttırır. Sadece eyleme geçirebilmekte! Zira Komut o göze, o parmaÄŸa o direktifi vermekte. Yani Sen de!

        İnsanın atladığı çok önemli olması gerekirken hiç oralı olunmadığı bir konu daha; Mentalite! Belki de psikolojim bozuk diyerek geçiÅŸtirsek de bu alanda, bu konuda bir ÅŸey bilmeden geçiÅŸtiriyoruz. Günümüzde Mental saÄŸlığın önemi en az fiziksel olarak önemli.. Bu konuyu en iyi ÅŸekilde ele alan usta metafizik öğreticisi Louise Hay'ın Düşünce gücüyle tedavi ve Hayatına ÅŸifa ver kitaplarıdır. EÄŸer okumayan varsa önem arz edecek ÅŸekilde önerilir. Louise Hay ablamızın ufak bir paragrafını sizlerle paylaşıyorum. Umuyorum ki bana hak vereceksiniz..

    " YaÅŸam Gerçekten Çok Basit. Ne Ekersek, Onu Biçiyoruz Kendi hakkımızda düşündüklerimiz, kendi gerçeklerimiz oluyor. Ben dahil, herkesin yaÅŸamının en iyi ve en kötü yanlarından yüzde yüz sorumlu olduÄŸuna inanıyorum. Aklımızda oluÅŸturduÄŸumuz her düşünce geleceÄŸimizi yaratıyor. Her birimiz düşünce ve duygularımızla, kendi yaÅŸam deneyimlerimizin yaratıcısıyız. Düşüncelerimiz ve sözcüklerimizle deneyimlerimizi yaratmaktayız. İçinde bulunduÄŸumuz olayları yaratıyor, sonra da bunlardan duyduÄŸumuz sıkıntı, üzüntü ve düş kırıklığı için bir baÅŸkasını suçluyoruz; böyle yapmakla gücümüzü de baÅŸkasına kaptırmış oluyoruz. Hiçbir kiÅŸi, hiçbir ÅŸey, hiçbir koÅŸul bizim üzerimizde bir güce sahip deÄŸil, çünkü aklımızla düşünce oluÅŸturan yalnızca biziz. Deneyimlerimizi, gerçekliÄŸimizi ve bunda yer alan tüm kiÅŸileri yaratan biziz.

    Ayrıca suç bulduÄŸumuz hayat bana gülmedi. Åžansım talihim yok. Ben kadersiz doÄŸmuÅŸum vs. sözler içinse evren hakkında bunları söyler;

    "Evren, SeçtiÄŸim iz Her Düşünce ve İnançta Bizi Tümüyle Destekler. Bunu bir baÅŸka ÅŸekilde söylemek gerekirse bilinçaltımız inanmayı seçtiÄŸimiz her ÅŸeyi kabul eder. Yani kendim ve hayat hakkındaki inançlarım ve düşündüklerim, yaÅŸamımın gerçeÄŸi olur. Ve düşünebileceÄŸimiz ÅŸeyler konusunda sınırsız seçimimiz var. Bunu bildiÄŸimizde, “İnsanlar hep beni kullanıyor” yerine “İnsanlar hep yardımcı olmaya çalışıyor zannını seçmek daha mantıklı deÄŸil mi? 

    Evrensel Güç Bizi Asla Yargılamaz ve EleÅŸtirmez Evrensel Güç, bizi kendi deÄŸerlerimize göre kabul eder. Ve inançlarımızı ayna gibi yaÅŸamımıza yansıtır. EÄŸer “Hayat yalnızlıktır ve kimsenin beni seveceÄŸine inanmıyorum algısını seçiyorsam, hayatımda da bunu bulacağım ". 

    İşte hayat biraz da böyle bir ÅŸey. Sonunu biraz kendi ellerimizle kazıyoruz ya da karalıyoruz. Umarım sizler için Özünü özetiyle yeniden tasarlayacağı bir yazı olur. Olumlu olumsuz düşüncelerinizi yorumlar kısmında belirtirseniz sevinirim...

Unutmadan son olarak ÅŸunu da eklemek isterim;

     " BaÅŸlayabilmek adına bitirmeyi öğrenmek gerekmiÅŸ. Ziyadesiyle takmamak adına binlerce hücrenin bir arada olması gerekmiÅŸ. Böyle bir ÅŸey iÅŸte ". 

Sürç-i lisan ettiysem af ola.. Keyifli okumalar...





8 Ekim 2023 Pazar

61. SANİYE..

Ekim 08, 2023 2 Comments

     

    

        Sanıldığından farklı bir surette görünebiliyor hayat denilen müessese. GeçmiÅŸe dönsen de, dönüp bazı ÅŸeyleri düzeltmeye çalışsan da olmayabiliyormuÅŸ. İşin sonunda olan olmuÅŸ biten bitmiÅŸ kalan kalmış oluyor. Kalmışlığımızı bile çoÄŸu zaman kabul etmiyor, baÅŸka yerlerde baÅŸka ÅŸeylerle avutmaya çalışıyoruz. Ah bir kalmışlığımızı bilsek, dursak bir saniye... Belki de bambaÅŸka düşüncelerle, bambaÅŸka bir fikirle farklı yollara çıkacağız. Ama yalnızlığı bir eksiklik, bir toplum sorunu olarak görüyoruz. Oysa ki yalnızlık, bir geminin limana uÄŸraması gibi kendine uÄŸramasıdır. Nasıl bir gemi tüm eksiklerini kontrol edip giderdiÄŸi gibi insan da o süre zarfında kendini kontrol edip çıkabilir.. Yani kimin ne dediÄŸine, kiminin neler dediÄŸine çok da takılmamak lazım. Hayatınız ; baÅŸka dudaklardan çıkan kelimeleri duyan kulakların çınıltısı kadar olmalı, ilerisi deÄŸil...   

       Çözümü yok.. diye baÅŸladığımız her cümle ileri ki zamanlarda kendiliÄŸinden  kendini halledebiliyor. Nedir bizim bu anında çözme çabamız ? Neden akışına, zamana bırakamıyoruz ? BilmediÄŸimizden mi ? BildiÄŸimiz takdirde deÄŸiÅŸeceÄŸimizden mi ? Hangisi daha makul insan yaÅŸamına ? Hangisi daha fazla sığar insanın rıhtımına ? Bunlar insanın yazmaya baÅŸladığında yanıtlayacağı cevaplar. Sonrası mı ? Dönüşüm ya da sönüşüm. İnsan bu iki kelime arasında bir çizgi diye düşünürüm hep. O çizginin ivmesine göre de bir hayat. İvme, verilen kararları absorbable etmeye baÅŸladığında sönüşüm baÅŸlar ki tut tutabilirsen.. Huzurlu bir tadı vardır. Kafa rahat diye tabir ettiÄŸimiz bir yerdir çünkü. Dönüşüm ise benim için baÅŸlı başına farklı bir evrendir. Yükü ilk baÅŸlarda ağırdır kimse kolay kolay buna girmek istemez. Fakat sonu tüy kadar hafifken insanlar en başından korkar, çekinir ve gider. Yazmak, bakmak zor, kakmak ise insan için daha kolay bir eylemdir. Böyle bir çizgiyi iyi tartmanız çevreniz ( ruhsal ) ve kendiniz için iyi olacaktır...

    Åžimdi.. Bakabiliyor musunuz geçmiÅŸe ? Ne olduÄŸuna ? Ne yaptığına ? Ne yapmadığına ? 

Neye üzüldünüz ? Neye sevindiniz ? Hiç irdelediniz mi ? Yoksa siz de geliÅŸi güzel yaÅŸadık gitti mi diyorsunuz ? Hangi insana dönüşeceÄŸimiz ya da sönüşeceÄŸimiz tamamen ... cevabı biliyorsunuz. Yani ben demek ile "Yâni ben.. " demek arasında ne büyük bir fark olduÄŸunu yazarak ya da kendinize söyleyerek daha iyi anlayacaksınız. Bu nedenle ileride gençliÄŸimi özledim demektense iyi ki yaptım dedirtecek adımlar atmak en mantıklısı. Kendimiz olmak, baÅŸka karakterlerde alt yapı olmaktan iyidir. Kendimizin kendimize, kendimiz gibi kadim davranması dileÄŸiyle.. *Yani özetle 61. Saniye de baÅŸlar her ÅŸey :) Ve son olarak Yusuf Atılgan'ın deyiÅŸiyle kapatayım ; "İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri, olamadıkları "kiÅŸi"yi anlatırlar."

Sürç-i lisan ettiysem af ola.. Keyifli okumalar...


    

    

    

 

    



    

14 Ocak 2023 Cumartesi

SİRİUS..

Ocak 14, 2023 1 Comments

 " GeçmiÅŸi deÄŸiÅŸtiremeyiz, Jack. Sadece nasıl devam edebileceÄŸimizi seçeriz ". The way back filminden bir söz. Ne kadar güzel bir cümle deÄŸil mi ? İnsanın yüzüne bam bam bam vuruyor.. Tabi düşünebilene...

    Bugün yeni bir yılın üçüncü haftasının ilk günü. Yeni adı altında birçok faaliyeti ve hedefleri de zincirleme yapmanın bir nevi emsali. Peki siz ne tür hedefler koydunuz kendinize ? Ne tür dileklerle karşıladınız yeni yılı ? Tüm bunların hepsi akla bir hayal ile düştü deÄŸil mi ? Hiçbir düşünce durduk yere gelmedi. Hepsinin hatırlayabildiÄŸimiz ve hatırlayamadığımız birçok sebebi var aslında. Üzerine kafa yorunca buluyoruz bazılarını. Bazı ise hala anonimliÄŸini koruyor hafızamızda. Önemli olan akla düşenleri derleyip toparlamak. Bu bir öz eleÅŸtiri, bu bir yüzleÅŸme, bu  bir deÄŸiÅŸme...

    Hayatınızı hangi sıklıkla sorguluyorsunuz ? Sizin de ÅŸikayet ettiÄŸiniz durumlar zamanla ve erteledikçe hayatınıza normal olarak yerleÅŸiyor deÄŸil mi ? Bu bir iç yenilgi sanırım. O kadar güçsüzüz ki kendimizce hemen kabul edip hayatımıza alıyoruz. Bizi alt üst edeceÄŸini bile bile. İşin garibi, bir zaman sonra ondan kurtulmak için çözümler aramaya baÅŸlıyoruz. Bulamayınca ve eyleme devam ettikçe psikolojik çöküntüler, sinirli tutumlar ve ters ifadeler bizi biz yapıyor. Kırılmaktan korkup, kırmaktan hiç çekinmiyoruz. Dilde tek bir söz " HAK ETTİ ". Bir sürü sebepler buluyoruz bununla ilgili. Åžunu yaptı, bunu yaptı vs. Peki bu kadar ucuzlaÅŸtı mı kalp, ruh kırmak ? Ve bedava mı hayal denilen denizi kurutmak..

    İnsan, insan, insan.. Ne garip bir varlık. Olumsuz anlamda bencilliÄŸinden feragat etmeyen, neÅŸesini yoktan yere YOK eden, gülüş denen hazineyi elinin tersiyle iten, her ÅŸeyde bir negatiflik görüp günün zehreden ve ÅŸartlar zor olsa dahi buna bir kılıf uyduran garip bir varlık. Kaç kiÅŸi düşünebilir tamamıyla geleceÄŸini ? Ve kaçı deÄŸiÅŸtireceÄŸine inanabilir bile isteye ? Basit ÅŸeyleri karmaşık hale getirmeyi seviyoruz sanırım. Tıpkı sarmal yapılar gibi. Olumlunun yanında olumlu, olumsuzun olduÄŸu yerde olumsuz olacağını kestiremiyoruz. Tezat iki olan yaÅŸandığında neden hep olumsuz akılda kalıyor ? Bu kadar basit mi aldığımız her anı hiçe sayıp üzülmek ? Yani deÄŸersiz mi yaÅŸamak, adım atabilmek, gökyüzüne bakabilmek ? Hayat sıfır ile çarpılmayacak kadar deÄŸerli ve güzel zannımca..

    Bir de geçmiÅŸ var hiç geçmeyen. Orada takılı kalıp, düşünme yetimizi dahi yitirmemize sebep olan. Hani hep derler ya ders al diye. Sahi kaç kiÅŸi alabilmiÅŸtir o dersi ? Ya da geçmiÅŸ gerçekten bir ders midir ? Yoksa geleceÄŸe verilecek bir tepkinin ayırt edilmesi midir ? Bir çoÄŸumuz geçmiÅŸi güncellemeye çalışıp, ÅŸu anı ve olası geleceÄŸi güncellemek ile uÄŸraÅŸmıyor. Bu iÅŸte bir terslik yok mu ? Tam tersi olması gerek deÄŸil mi ? Bu hayatımızda düşünülmesi gereken bir konu. Halk tabiriyle; İyisiyle kötüsüyle yaÅŸandı bitti. Tekrar olmayacağının garantisi yok. O zaman verdiÄŸiniz tepkinin tezat ifadesini ÅŸu an verseniz belki hiç aklınıza dahi gelmeyen baÅŸka bir durum çıkacak ortaya ne belli ? Bu nedenle önemli olan ÅŸu an. Åžu neÅŸe, ÅŸu gülümseme, ÅŸu çehre.. Ona iyi bakın :)

    Gelelim bu yazının baÅŸlığı olan Sirius'a. En parlak yıldız olduÄŸunu bilmeyeniniz yoktur. Öyle bir yapı ki bu, Aydınlatma gücü GüneÅŸ'in 25 katıdır. Bir çok mitolojiye konu olan bu yılmaz 300 milyon yaşında, tek gram ışıltısından fire vermeden. Hem karada hem de denizde zaman ve pusula görevi görmüş. Muazzam bir ÅŸey deÄŸil mi bu ? Cevabı ve düşüncesini sizin yorumlarınıza bırakıyorum.. Ya sizin içinizdeki o Sirius nerede ? Bulmayı veya bakmayı hiç denediniz mi ? Kendi içinizde kendi sahip olduÄŸunuz yıldızı, Sirius'u bulmanız dileÄŸiyle...


Sürçü lisan ettiysem af ola..,




Bu Blogda Ara