Ağustos 2021 - Birmiftahis

23 Ağustos 2021 Pazartesi

KALMAMASI GEREK'en'ler

Ağustos 23, 2021 0 Comments

 Gitmek deyince aklınıza ilk ne geliyor ? İnsan mı Ruh mu ? Hayvan mı bitki mi ? Karakter mi davranış mı ? Çok enteresan değil mi bir çok şey türetilebiliyor. Canlı varlıktan cansıza özne konumuna gelebiliyor. Peki hayatımızda Kalmamasını istediğimiz ama hala hayatımızda olan, hayatımıza sirayet eden enlerimiz neler ? Ya da en önemlisi farkına varabildik mi ? Sırada bunlara cevap aramak var..

    Büyük ihtimalle bunlara olan bağımlılıklarımız bizi vazgeçemez hale getiriyor. Faydası olmadığını bile bile, üstelik de zararı olmasına rağmen yine çantamızda taşımaya devam ediyoruz. Bu konularda herkese öğüt verir ama konu kendimize gelince es geçeriz. Hiç çantamıza(bilinçaltına, ruhuna ) baktık mı neler var diye ? Baktıysak ne bulduk ? Bizi biz yapan şeyler mi ? Bizi bizlikten çıkartan şeyler mi ? Negatif huyların sonucu kendini kötü hissetmekle bitiyor. Kendini yetersiz görmek, hatta bazen salağım ben diye kendimize ithamlarda bulunabiliyoruz. Bunları demeden önce ( ki hiçbir zaman söylenmemeli) her yere baktık mı ? Başkalarının hal ve hareketleri bizi üzmeye yetmeli mi ? Hata yapılır denildiğinde öfkelenilmeli mi ? Bunlara tek çare erken kabullenebilmekte. Çantayı şöyle bir kenara koyup içinde ne var ne yok bakabilmekte. Belki hiçbir zaman bizi biz yapacak şeyler yok içinde ? Belki içindekileri komple yok edecek elementler var... Dikkat ile seçmediğimiz her şey ilerde bir duvar olarak önümüze, zehir olarak cebimizde duruyor gibi. Fark etmiyoruz. Özenli olamıyoruz. Kötülüğünü gördüğün şeyi bile iyiye yorabiliyoruz. Neden ? Değişebilir umudu. Tartamadığımız şeyleri ölçümleyebilir miyiz ? Ölçümleyebilseydik eğer tüm sorunlar ortadan kalmış, tüm bize zarar veren şeyleri bulup atabilirdik. Demek ki bazı şeyleri zorlayacağız. Gerek fikirle yok etme, gerekse sevgiyle.

    Peki gel gelelim sevgiye. Sevgi kalması gereken bir şeyse neden bir çok kişi sevgi sahibi  olanlara kızgın ? Sevgi verenlerin hor görülmesi neden ? Sanırım insanoğlu olarak biz de olmayan şeylere düşmanız. Bu güzel düşüncede olabilir, bir eşya da. Neden olması için çabalamak, uğraşmak yerine kolayı seçiyoruz ? İnsanoğlunun doğduğunda öğrendiği ilk şey atalet ve kolay elde etme mi ? Eğer bunun cevabı sonradan ise  demek ki bazı şeyler değişebilir. Yine sevgiye, sevgi kaynağına gelecek olursak, bugün bunu fark ettim, gördüm, gözlemledim. Sevgi verenlerin el altında görüldüğü, samimiyetin avucumun içinde nasılsa diye bakıldığı iğrenç bir şeye tanık oldum. Sahi iyi olabilmenin karşılığı koca bir iğrençlik mi ? Tüm bunlara rağmen hala aynı insan olmaya devam edenler iyi ki varlar.. İşte bu yüzden çantamıza bakmamız önemli. Orada ne var ? Sevgi, yardım, neşe mi ? Küfür, kin, haset mi ? Biri diğerinin içine girdiğinde iyi-kötü, kötü-iyi olabilir...

    Son olarak düşüncelerimiz bizi biz yapan soyut güzellikler. Onları rastgele, verimsiz şeyler yerine önce kendimize sonra insanlara daha faydalı somutluklar için harcayalım. Kötülük görünce kötü biri olmak yerine, İyiliğin yanında daha çok duralım. Eğer bir taraf tutacak olursak Dünya'nın güzel bir yer olacağının inancında olan tarafta olalım. Önce biz değişelim, gereksiz şeyleri atalım ki sonra diğer insanlara yardım edebilelim. Her şey önce bir nefes, sonra bir düşünce en son biz ile başlar. İnançlar bunu güçlendirir. Adımlar ise seviye yükseltir. Her şey olmak için önce bir şey olmak gerek.. Sevgiye tekrar dönecek olursak, sevgiyi hak etmeyen insan yoktur, ama hak etmesi için kendini düzeltmesi gereken bir çok insan vardır. Terslemek, görmezden gelmek en basiti. Mühim olan onun çantasına iyilik bırakabilmek. Sevginizi görmeyecekler, belki sizin sevginizi istemeyecekler, belki sevginizi el altında görüp daha çok sömürmek için " zamanla " diyecekler, belki arkadaş kalalım diyerek aşk duygunuzu, sevginizi sömürecekler ve daha niceleri. Bunlar için hayal kırıklığına uğrayıp üzülmeyelim. Verdiğiniz sevginin karşınızdaki insanın çantasına girmenin rahatlığıyla hareket edin. Sevgi bir gün elden ele gezecek ve ihtiyacı olanın çantasına konacak.. O güne kadar yetiştirmeye, kalpte ekip çehrede tebessümler  açtırmaya devam.. 

    Sürçülisan ettiysem af ola..


                                                

15 Ağustos 2021 Pazar

BİR JETON HAKKIN OLSA ?

Ağustos 15, 2021 0 Comments

 Ne yapardın ? ...

    Şu anki halde olmayı mı yoksa yeni bir yola çıkmak mı isterdin ? Eğer bir jeton atma hakkı verilseydi hayalinde olan sen mi yoksa hayal dahi kuramadığın bir sen mi olmak isterdin ? Çok garip değil mi? İnsanın olduğuyla olmak istediği, hatta olmak isteyeceği "benler" çok farklı olabiliyor. Farklı bir elin işaret ettiği doğrultuda ilerleyip, kendisinin  ben diyemediği yere tutunabiliyor. Sorgulamadığı hacmin metrekaresine sığabiliyor.. İlerleyen zamanlarda darlığından şikayet etse dahi, hacminden değil kendinden kısıyor. Literatürde buna konfor alanı, gerçekte canın, nefesten geri kalanı deniyor. Çıkmayı denemek yerine neden sığma çabası ? Neden bu eksilme merakı ? İnsan/lar ne istiyor ? Varoluşunu aramak mı ? Rahatlık içinde bir yatak mı ? ..

    Devrin her döneminde her zaman bir kaynak arayışı varmış. Kaynak, ya bir kitap, ya bir yol ya da bir insanmış. Sanırım o insanların en büyük korkusu, bilgiye acıkmamakmış. Anlamayacaklarından değil, doyacaklarından korkarlarmış. Hep bir merak, hep bir bağlama ile geçermiş günleri.. Ya şimdi ? İnsan nedir ? Ruhun işlevi nedir ? Hiçbir yerde bu soruların tam bir cevabı yok. Siz kendinize sorduğunuzda ne tür bir cevap alıyorsunuz ?  Ya da sormaya daha önce cesaret ettiniz mi ? Ruhun işlevi bence " anlam arayışını " kaybettiğinde önemini yitiriyor.  ( Ruh = anlam ) Gerek bir buluttan, gerek bir karıncadan, anlam öğrenmeyi kaybetmeyin..

  Gelelim merak olayına. Merak neden gerekli ? Merakın varsa eğer neler üzerine ? Bir fikir oluşturmana yardım ediyor mu ? Ünlü ingiliz ( Birleşik Krallık) şair Thomas Gray'ın dediği gibi; " Bitmeyen bir merak, yaşlanmamak için en önemli ilaçtır." UNESCO'nun yaşlılık tanımı bunu açıkça gösteriyor. Yani merak insanın ihtiyacı. Besin gibi. Ama nedense biz bunu hep bir insanın yanlışında, bir hatada yine insanları kötülemek, kötü duruma düşürmek için kullanıyoruz. Bu kendi eksikliğimizi görmezden gelmeye bulduğumuz kolay bir yol değil mi ? İnsanoğlu işte hep kolayı seçiyor! Kolayın kolay izler bıraktığı, zorun iste silinmesi zor izler bıraktığının farkında değiliz. Ne yapmak istiyoruz ? Geleceğe dikilen bir bilgi mi ? Bahanelere, kötü kelimeler ile unutulan bir fevri mi ? Merak amaçtır. Amaç ise her şey. Büyük bir kısım farkına varsa dahi hareket etmekten korkar. İçinde bulunduğu ortam ve güdüsü bunu bir tehlike olarak tanımlar ve huzursuzluk başlar. Kim ki o huzursuzluğu yenebilirse hayatında yeni bir sayfa açılır. Kim ki orada kalırsa, sıradan hayatına yeniden göz açmaya başlar. O zaman selam olsun, kendini her gün yenebilene, yenmek için azmedip farklı bir fikir için yola çıkabilene.. İleride sizden kalacak olan tek şey bıraktığınız fikirleriniz, yaşantınız ve öğrettikleriniz. Beden toz olup gidecek.. Siz fikirlerinizle yaşamaya devam edeceksiniz.. Dilerim güzel fikirlerinizin, güzel yolunuzun olduğu bir ömrünüz olur.. 

"Sürçü lisan ettiysem affola."




  

7 Ağustos 2021 Cumartesi

KISA ÖMÜRLÜK YEŞİL

Ağustos 07, 2021 0 Comments

    İnsan çevresini nasıl değiştirir ? Sakince uzaklaşarak mı ? Düşman olup zarar vererek mi ? Ya da yakarak, ateşe vererek mi ? Sahi nedir bu çevre değişikliği ? Biz neden bu cümleden hep " yok etme " anlamını çıkarıyoruz ? Caniliğe, barbarlığa hep bir kılıf uyduruyoruz. Sonra parçalara bölünen o güzel ruhlu insanların korkularını tüm güzel yüreklere enjekte ediyoruz. Elde ettiğimiz güvensizlik ile bir bir ayrışıyoruz. Sahi insan " merhaba " demeye korkar mı ? Korkuyormuş meğer... Hissi duyarsızlığımız hisse(çıkar) hisse doluyormuş meğer... Nereden başlayacağımı bilemiyorum, kelimeleri hangi sırayla yazacağımı bilmiyorum, o kadar acı var ki, daldan dala atlamak durumunda kalıyorum. Ama " dur " kelimesini sadece levhalarda görmek yetmiyor. " DUR " sadece araçlara has bir komut değil. İnsana, insanlığa, doğaya ve her canlıya verilen idam cezasınada dur demek gerekiyor. Fark etmeyi unuttuğumuz nüansları iyi hatırlamamız gerekiyor. İnsanlığın ve Dünya'nın oksijeni, yaşam kaynağı, mutluluk ilhamı olan " KADINLARI VE AĞAÇLARI " listenin ilk başına yazmamız gerekiyor. Çünkü tüm güzel şeyler onlardan sonra geliyor..

     Şu dönem hatırlattı ki   Yeşilin karası da varmış meğer... Yanınca, kül olunca anladık.. Anlamaya mahkum bırakıldık. Öyle bir an yaşandı ki, gökyüzünün gözleri doldu ağlamadı, rüzgar esmekten vazgeçti, güneş ısıtmaktan utandı.. Tüm doğa harikaları kendilerini suçlu hissederken bir aşağılık insanoğlu kendinde hiç suç bulmadan yakmaya, yok etmeye devam etti. Bir yandan insan söndürmeye çalışırken alevleri, bir yandan diğer insanlar yakmaya devam etti. Kötü insanlar iyi insanlara ceza vermek için Ağaçları yok etti... Sahi gücü sadece doğaya zarar veren daha ne kadar aciz olabilir ki ? " HERKES GÜCÜNÜN YETTİĞİNE, YETTİĞİ KADAR ... " Dünya son zamanlarda böyle bir hal almaya başladı.. Ne bu kibir? Ne bu kusursuz görünme çabaları ? Ezikliği ya da eksikliği saklamanın bir yolu mu ? " Özür dilemek " lügat 'tan kalktı mı ? Hata olanı söylemek ne zaman suç sayıldı ? Yoksa amaç gazetelerin 3. sayfalarını boş bırakmamak mıydı ?

    Bir gün öğrenmek, sadece kelimesinden önce gelecek. Sonra gelen her şey hüsran. Sadece, tek.. Bu kadar mı seçenekler kısıtlı ? Hepsi mi çıkmaz sokak ? Doğmaya çalışan her canlının sebepsiz gelmediğinin hala farkına varamadınız mı ?  Dünya'yı sesiyle güzelleştirmeye çalışan Serçe'nin, beyni var diye yeryüzüne gelen varlık tarafından yok edilmesini kabullenemiyorum. İmkan bolluğunun imkansız hale gelmesine hala şaşırıyorum. Tek silahı canı olan varlıklara yapılan zulmün karşılık bulacağına inanıyorum..

    Yazacak daha pek çok şey var. Ama buna ne mecalim ne de yeteri kadar nefesim var. Yakıldı! Sona gelirken,  Ne bir gülüşüyle Dünya'yı güzelleştiren kadınları, ne de tüm kötülüklere karşı hala oksijen üretmeye devam eden yeşillikleri yenebileceksiniz. Tüm evreni yine bir serçenin ötüşü, bir kadının tebessümü, bir ağacın gölgesi kurtaracak... 


    Sürç-i lisan ettiysem af ola..



Bu Blogda Ara