Mayıs 2021 - Birmiftahis

15 Mayıs 2021 Cumartesi

BEN'SEL DÖNÜŞÜMLER

Mayıs 15, 2021 1 Comments

     

    Ertelemek, rahat oy atmak boşluğa! Ne büyük lüksmüş insan yaşamında.. Vazgeçmenin esiri olmak bazen en iyi alışkanlıktır.. Olumsuz gibi görünen bir çok kelime aslına baktığımızda ilacımızdır. Nedense her seferinde kötüye yorup depresyonu meylederiz. Çıkmak için mücadele etmez kendi başına geçmesini bekleriz. Hep bir kurtarıcı ararız, kurtarıcı biz iken. Ulaşım yolunu bulur yine de gitmeye tenezzül etmeyiz. Ağzımızda  hep bir kelime dolanır " YORULDUM ". Hiçbir şey yapmadan sadece oturarak yorulan insan topluluğu giderek artıyor. Zamanın sonsuz olacağına o kadar inanmışlar ki boşa tüketmekten geri durmuyorlar. Halbuki muallak olan  her şey bir ürperti yaratmalıydı ama maalesef o kadar gereksiz uğraşlardan dolayı o uyarıyı bile sessize almışız.. İnsan çok farklı bir boyut, bilinir ama anlaşılmaz..

    En son ne zaman " neden ve nasıl? " sorularıyla baş başa kaldın ? En son hangi merakının içine dalıp saatlerce kaldın ? En son hangi oyuncunun leşini sayıp saatlerce izlemekle kaldın ? Karmaşıktan basite bir uyarı döngüsü. Farklı olmak günümüzde kötü bir anlama geliyormuş gibi lanse ediliyor. O kadar düşünmekten egale olmuş vaziyetteyiz ki belki bir çoğumuz bu basit sorulara bile cevap veremeyeceğiz. Kendimizi zaman/kader nereye götürürse buhranına bırakıp ileride keşke kelimesine tabii olacağız. Bir kitapta görmüştüm bu kişi tanımına ve çok beğenmiştim " -Saydıcılar". Bir şey saydıklarından değil, kendi sözde imkansızlıklarını kadere yıkan, o olsaydı bu olsaydı şu olsaydı ben de yapardım gibi sözlerle kendini avutan insanlardan bahsediyorum. İtiraf etmeliyim ki  bir zamanlar ben de öyleydim. Bunca yazdıklarım bir zaman yaşadıklarımdı. Ben de şikayetin o vicdanı rahatlatıcı girdabına kapılmıştım. Her şeyden şikayet eder, sağa sola sataşır onun babası zengin, onun halası memur, onun abisi torpilli vs. gibi yatmaya kılıf uydururdum. Sonra fark ettim ki, " Samet iyi güzelde bir şey değişmiyor ki ?" Hakikatte söylenenlerin nüfuzu kuşkusuz geçerli. Ama bu yapıcılıktan ziyade erteleyici bir karaktere dönüşüyor. Fark ettikten sonra o kadar pragmatist oluyor ki insan Oynanan oyundan dahi bir yararı var mı diye düşünmeye başlıyor... Saatlerce eline aldığın telefonun ön kamerasını aç bak ruhuna ( görebilirsen ) bir yönlendirme olmadan kendine kendinle ilgili bir soru sor. Daha sonra bu sorunun cevabının hayatındaki yerini sorgula.. Bazı temeller böyle atılır, süreklilikle şahlanır, gereksizleri atmakla doğru yol alır, yalanları sıfırlamakla, dürüst olmakla yıldızlanır..

    Kendini bir tanımlamaya başladıktan sonra sıra geldi gökyüzünden başlayarak sağa, sola ve arkana bakmaya. Kaçsın ? Kaç kişisin? Hangilerinin fikirleriyle bir, hangilerinin karakteriyle sıfırsın ? Çevrende kaç kişi bilinmezliklere meyilli ve kaç kişi kendini tanımış, yalansız ve iradeli ? Sanırım sen de pek dikkat etmiyorsun, herkes gibi. Arkadaşlık çoğu zaman ağır basıyor, zamanımız o kadar çok ki rahatlıkla tüm günümüzü ayırabiliyoruz. Ya faydası? Eğlence dışında kattıkları ? Zamanını fark etmeden çalan kişileri, davranışları, alışkanlıkları, nesneleri atmadıkça hiçbir zaman kendini tam olarak tanıyamayacaksın. Çünkü hep bir boş meşgaleye itibar edeceksin. Bu bir oyun, dedikodu ya da şikayetler girizgahı olabilir. Bir yalanını duyduğunda, bir söz verip tutmadığında uzaklaşmak en doğrusudur. Ben geçen hafta karşılaştım mesela ve bir oyunda. İnsan " istemiyorum " demekten neden bu kadar tedirgin olur ? Kandırmak daha kötü bir davranış değil midir ? Tamam dedikten sonra söz vermemiş gibi davranmak ne kadar doğru ? Böyle böyle insanlık denen primatlardan dersler alıyoruz. Bu nedenle çevremizi baştan sona derleyip düzenlemek ve hayatımıza buna göre " DÜRÜST, GÜVENİLİR " insanları almak hem hayat yolunda, hem insan yolunda daha güzel bir seçenek gibi gözüküyor.

    Unutma; gideni tutma, kalana yalanlarını dayatma, eğer faydası ve faydan yoksa vedalaşmaktan korkma. Çünkü bir zamandan sonra sömürgeciliğe giriyor ve hızla eksiliyor. İşin kötüsü insan bunu en sonunda fark ediyor.

    DÜRÜST, GÜVENİLİR , SAMİMİ, KANDIRMA NİYETİ BARINDIRMAYAN İNSANLARA DENK GELMENİZ DİLEĞİYLE..    

    Sürçülisan ettiysem affola.. 








5 Mayıs 2021 Çarşamba

VE SONRA ?

Mayıs 05, 2021 0 Comments

 Hüznün ortasında kaldığınız oldu mu hiç ? Vedalaşmanın kendinizle veyahut da az süre geçmesine rağmen samimiyet kurduğunuz obje, kalem ya da insan ile. Her şeye anlam yükleyen insanlarız çoğumuz. Daha iyi olacağından emin olduğumuz için vedalaşırız. Eylemin arkasında ne kadar durabilirsek o kadar kazançlı çıkarız... Bu arada Eksik bir şey mi var ?

    Zamanın bir gün sona ereceğini idrak etmiş insanların " Zaman yönetimine " bakarsanız her anı dolu dolu yaşadığını görürsünüz. Bize verilmiş en büyük hediyenin bile farkında değiliz çoğu zaman. Oyalanmak için oyunlar gibi şeyler tüketip, türetiyoruz. Sayısız bahanelerle faydalı şeyleri saf dışı bırakıp bir fayda getirmeyecek yaşamlara yöneliyoruz. Sahi neden bu amaç yoksunluğu ? Yapamayacağımıza bize kim inandırdı ? Kim o densiz, duygu, olgu ya da görüş? İyi yanlarımızı kaçımız iyi biliyor ? Kendimizi tanımaktan bile alıkoyuluyoruz çoğu zaman.. Neden bugün o farkındalığın ilk günü olmasın ? Kendinle bugün tanışmaya teşrif eder misin ? Öteledikçe ötekileştiriyoruz ve sonra soyutlayıp düşman oluyoruz. Oysa hayatta yapılacak o kadar çok buluş o kadar çok düşünce var ki..

    Nereden başlayacağını bilmiyor musun ? Bir rehber mi arıyorsun ? Aynanın buğusunu silip bak. Orada daha önce hiç görmediğin bir sen göreceksin. Koskoca ertelenmiş bir sen.. Her acının, her olumsuz olayın ardından üflediğin her nefes kendini görmende engel bir buğu olmuş çıkmış karşına. Silme cesaretini gösterirsen değişirsin. Kendini salt şekilde görürsen cevherini anlarsın. Yazılan her kitabın, bulunan her buluşun altında saçma biri yatar. Her ne zaman o buğuyu kaldırmaya cesaret ettiklerinde elmas gibi yeni bir fikir çıkar ortaya. Dene ki göresin, gör ki sevesin, ve sev ki öğrenesin hiçliğin kendini..

    Hiçbirimiz 1*" Ramanujan " gibi doğuştan matematiğin beynimize enjekte edilmiş halde değiliz. Hardy'nin bunları nereden biliyorsun sorusuna; " Tanrı vücuduma yazıyor" demesi bunu gösteriyordu. Tabi ki işin mübalağası bu. O ispata gerek duymadan denklemler bulan bir dahi idi. Yoksul bir evin zengin bir beyniydi. Şansı 2*Hardy gibi bir dahi ile karşılaşmasıydı. Hayat bir çok fırsat sunar gerisini bize bırakır. Bizler o kadar yoğun o kadar *Boşuz ki çoğu zaman bunları görmeye bile yeltenmeyiz. Sonrası mı" Anasını satayım böyle dünyanın, böyle hayat mı olur? Biz acı çekmeye gelmişiz " gibi yakınmalar. Hawking peki ? ALS hastalığı tüm hareketini kısıtlamışken yaptığı buluşlar ? Yazdığı kitaplar ? Bahaneler sadece hayatı erteler. Hayatımızda artık sormamız gereken bir soru var.

Baha neler mi ? Daha neler mi ? Hayretle yontulacak, merakla hayat ekeceğiz. Tüm insanlık merak ile geldi, geliştirdi, merak ile ilerleyecek..

1- Ramanujan: Srinivasa Ramanujan, 22 Aralık 1887’de, Hindistan’ın Tamil Nadu kentinde, doğdu. Hindistan’ın Kumbakonam kasabasında, bugün başarılarını simgeleştirmek için bir müzeye dönüştürülen bir evde büyüdü. Kardeşlerini küçük yaşta çiçek hastalığı nedeniyle kaybetti. Yoksulluk ile mücadele eden ailesi ona temel bir eğitim imkanı sunabildi. On bir yaşındayken üniversite düzeyinde matematik bilgisine sahipti ve matematik teoremleri geliştirmeye başlamıştı. İlgi alanı daha çok geometri ve sonsuz seriler üzerine yoğunlaşmıştı. Ramanujan on beş yaşındayken, kübik bir denklemin nasıl çözüleceğini gösterdi. İkinci dereceden denklemleri çözmek için kendi tekniğini geliştirdi.

2- Godfrey Harold Hardy :  7 Şubat 1877 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiştir. Annesi ve babası üniversite eğitimli olmamalarına rağmen ikisi de matematiğe eğilimliydi. Hardy’nin matematiğe olan merakı ve zekası küçük yaşlarından beri anlaşılıyordu. Sadece iki yaşındayken milyonlara kadar sayıları yazabiliyordu ve de kiliseye götürüldüğünde ilahilerin sayılarını çarpanlarına ayırarak vakit geçiriyordu. Hardy eğitim hayatında hep başarılı olmuştu. En iyi çalışmalarını, yakın arkadaşı Littlewood ve akıl hocalığı yaptığı öğrencisi Ramanujan ile yaptığı işbirliğinden doğduğunu düşünüyordu. Fakat Hardy’e matematiğe en büyük katkısının ne olduğu sorulduğunda, Ramanujan’ı keşfetmesi olduğunu söylemiştir.


Kaynak:

1- https://www.matematiksel.org/ramanujan-sonsuzlugu-bilen-adam/

2- https://www.matematiksel.org/ilginc-bir-matematikci-godfrey-harold-hardy/


Sürçülisan ettiysem affola..




Bu Blogda Ara